Bediüzzaman-ı Hemedânî

İmam-ı Rabbanî, Mektubat adlı eserinde iki yerde Bediüzzaman'dan bahseder. Said Nursi Hazretleri ise, bu hitabın kendisine olduğunu belirtir.1Bedizzaman-ı Hemedanî, H:358'de (M:968-69) Hemedan'da doğdu. Her ne kadar İranlı olduğu ileri sürülmüşse de bizzat kendisi Fazl b. Ahmed el-İsferâyînî'ye yazdığı bir mektupta2 Arap asıllı olduğunu belirtmektedir. Hemedan'daki âlimlerin İslâmî ilimler, dil ve edebiyat alanlarında verdikleri derslere devam ederek yirmi iki yaşında tahsilini tamamladı. Bundan sonra Bedîüzzaman-ı Hemedani'nın bazı kültür merkezlerine seyahatte bulunduğu görülmektedir. Nitekim Hemedan'dan Rey'e gitti ve orada ünlü Büveyhî veziri Sâhib b. Abbâd'la dostluk kurdu; onun ilminden ve kütüphanesinden faydalandı. Bedîüzzaman'ın üstün bir kabiliyet ve zekâya sahip olduğunu gören vezir kendisine büyük ilgi gösterdi. Fars dili ve edebiyatına vâkıf olması sebebiyle Rey'de kaldığı sürece, Sâhib b. Abbâd'ın teklif ettiği bazı Farsça şiirleri Arapça'ya nazmen tercüme etti. Daha sonra Sâhib b. Abbâd'la arası açıldığı için Rey'den Cürcân'a gitti. Burada İsmâilî lakabıyla bilinen Sünnî bir aile ile tanıştı3 ve bu aileden bilhassa Ebû Saîd Muhammed b. Mansûr el-İsmâilî'nin yardımlarını gördü. Bedîüzzaman'ın hayatını yazan bazı müellifler4 bu ailenin İsmâilî nisbesinden hareketle onun İsmâiliyye mezhebi mensuplarıyla ilişki kurup onların inançlarından etkilendiğini iddia etmektedir. Ancak gerek bu lakapla bilinen Sünnî bir ailenin Cürcân'da bulunması, gerekse bıraktığı vasiyetnâmesi bu iddianın asılsız olduğunu ortaya koymaktadır. Bedîüzzaman-ı Hemedani, burada kısa bir süre kaldıktan sonra 992'de büyük edip Ebû Bekir el-Hârizmî ile tanışmak için Nîşâbur'a gitti; ancak ondan beklediği ilgiyi