Yangının isi!

BİR ormanı yakmak binlerce çocuğu katletmekten farklı değildir. O yüzden her orman yangını vicdanlı insanların yüreklerinde kordur. Ama her orman yangını doyumsuz ihtirasın temsilcileri için otel mimarisine uygun harika bir dekordur. Bu demektir ki tabiat anaya "betondan başka" iade edeceğimiz hiçbir şey kalmamıştır. İnsanoğlu kötü bir canlı. O kötüler habis bir tümör gibi ülkenin her tarafına yayıldılar. Cehaletin ve kötülüğün değerli sayıldığı bir ülkede birileri bu kötülüğün genetik şifresini kırmalıydı ama artık çok geç. "Yellenen" nefret yangınları orman yangınlarından bile tehlikelidir. Gençliğimizde okumayı bitirmediğimiz kitaplarımızı bile yaktılar. Bir kitabın yakılmasıyla ormanların yakılması arasındaki "kundakçılık" farkını hesaplamak için kalem ve kağıt yeterlidir. Belki masum gençleri sallandıran darağaçları da o hesaba katılabilir. Bu ülkede yakanlar hiç yanmamıştır. Birkaç yıl önce ekrandaki yabancı belgesellerden birinde karşıma küçük bir kız çocuğu çıkmıştı. Kitap okuyan ve hayatı sorgulayan bir babanın çocuğu olduğu muhakkak. "Geleceğin dünyasında ne istersin" diye bir soru sorulmuştu da 8 yaşındaki kızın cevabına bayılmıştım. "Gelecekte bir tohum ekip ondan et üretmek istiyorum, hayvanları kesmesinler." Çocukların gelecekte temsil edecekleri değerler açısından önemli bir belgeseldi ama magazindeki nafaka şıllıklarının küpesi kadar değer bulmamıştır eminim. Yangın deyip geçmeyin, bizlerde hala "ilk yangından kalan" izler duruyor. Gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlerin, bir yangının külünü yeniden yakıp geçmesinin sihrini iyi biliriz. Bizler kendi külünde ağlayanlarız. Eli silah tutmayan itfaiyecileri bütün mesleklerden ayrı tutan. Beyaz güvercinlerin taşıdığı anlamı hiçbir zaman unutmayan. Şimdi o barış güvercinleri bile yamaçlarına çekilmiş. Amaçlarına kolayca ulaşan kötü insanların bir elinde benzin bidonu bir elinde