Uyuşturucu!

GEÇEN hafta uyuşturucu kullananların tedavi ve denetimi için hizmet veren bir hastanenin amatem bölümündeydim. Yakından tanıdığım bir delikanlıyı hastaneye yatırmak için gittim. İnsanlara baktım içler acısı. 70 yaşlarında bir adam gördü m bastonuyla yürüyordu da denetime geliyordu. Kızlı erkekli gencecik insanlar gördüm, jandarma aracından indirilen elleri kelepçeli delikanlılar gördüm. Bu ülkede uyuşturucu denen illetin insanları ne hale soktuğunu izlerken asıl tehlikenin nasıl büyüdüğünü zaten görüyorum. Uyuşturucu mahallelerin ortasında satılıyor hatta evlerin camlarına tıklıyor çünkü. Gençliklerinin en güzel günlerini bir dumana teslim edenlerin hayatlarındaki "arkası yarınlar şüpheli. Onlar dumanları boyunlarına kement yaptıklarını biliyorlar ama en tehlikelisi alışkanlıkları. Uyuşturucu ana baba tanımıyor insanları kadavra sessizliğine gömüyor, hatta canlı canlı toprağa gömüyor. Erkeklik şerefinin mumla arandığı bir zaman diliminde, uyuşturucunun peynir ekmek gibi satıldığı düzende gençlerin nasıl zehirlendiği ortada. Mahallesinde çocuklara uyuşturucu satılırken 'bana ne!' diyen ama haysiyetsiz kazanç uğruna muhbirlik eden adam değildir desek kim duyar. Kaldı mı eski delikanlılar İstanbul'da uyuşturucunun en sükseli içildiği yerlerden biri Kadıköy'deki Moda sahiliymiş orada öğrendim. Mezarlık manzarası en güzel biçimde oradan görülüyor demek ki! Narkotik çalışanlarının Moda sahilinde yakaladığı bir gencin ilginç hikayesini dinleyince, narkotikte böylesine titiz çalışanlara saygılarımı sundum. İnsan uyuşturucuya muhtaçsa, o insan için geç mi kalınmıştır Asla! Yanlışları yolundan döndürmenin bir saniyesi bile değerlidir. O yüzden ALO 191 Uyuşturucuyla Mücadele Danışma ve Destek Hattı olsun, hastalara kibarca davranan hastane çalışanları olsun, Sağlık Bakanlığı'nın çalışmalarını da takdir ettim. Daha çok hastane açılması elbette gerekiyor ama asıl mesele uyuşturucunun kökünü kazımak. Asıl mesele cirit atan torbacıların ve arkalarındaki çakalların kökünü kurutmak. Türkiye'de uyuşturucu piyasası büyüdükçe ölümlerin de yaşı küçülüyor. Böyle araştırmaların hükümsüz olması daha trajik bir araştırma! Sakın