Tertemiz!

SINAVLARDA yazılı kağıtlarını boş teslim eden liseli arkadaşlarımız vardı. Soruları bilmedikleri için değil kendi doğrularını eğitim sisteminin yanlışlarına göstermek için yaparlardı bunu. Adı üstünde delikanlı! Benim lisede yazılı kağıtlarım genelde boştu zaten. Futbolcu olmayı hayal ediyordum, okul takımının kaptanlığını yaparken. Üniversiteyi kazanmam 20 günlük bir çalışmanın ürünüydü de öğretmenler bile şaşırmıştı aldığım puana. Lise yıllarında arkadaşlarımın hepsi çok kitap okurlardı, Amerika'ya karşı dururken, Filistin'in haklarını savunurlardı. O zamanlar verdikleri mücadelede ne kadar haklı çıktıklarını yıllar sonra gördük ama onlara güzel yüzünü göstermedi hayat. O kahrolası 12 Eylül! Onlar da hayata küstü ve "memleketi kurtarma hikayelerini" televizyonlardaki hokkabazlara bıraktılar. Çok konuşup da hiçbir şey anlatamayan insanlara "yorumcu" deniyor artık. Ya ağızlarında lafı geveliyorlar ya da ağızlarını çamurla çalkalıyorlar. 5 kişi bir araya gelip sadece ortalığı karıştırmayı beceriyorlar. Sofralarını görmemişler gibi yemeklerle donatan adamlara bile "gurme" denilen bir ülkede neyi konuşuyoruz ki! Onların doğruları yanlışlardan kuruluyor da masaların başına da sofralara da nasıl kurulduklarını hep birlikte görüyoruz. Not: Ekranları ve gazetecilik mesleğini gasp edenlerin kendilerinden bahsettirmek adına yapmayacakları şey kalmamıştır. İnsanların koşullarını değiştiren gerçek, yetenek ve emek değil bunu hepimiz biliyoruz. Paranın kaldırma kuvvetini bulanlar kaybetmeleri gereken çok şeyleri kazandı. Gazetecilik mesleğinin el ve dil değiştirmesi kaybolan saygınlıkla yakın ilişkideyse, böyle insanlar yayından kaldırılmadığı içindir. Onlardaki paranın kiri ellerinde de duruyor yüzlerinde de! Not: Gelecek zaman hiçbir güzelliği canlı bırakmayacak! Dostlarımdan biri iki yıl önce "ekranlar cahil mezarlığıdır" demişti de cümlenin arkasını ben tamamlamıştım. "Onlar sadece cehaletin