Su meselesi

BİLDİK bileli "sudan ucuz" diye hor görülen su'ya paha biçilemiyor. 60'lı yılların sonlarında sokak çeşmelerini kurutup, suyun parayla satılmasına yataklık edenlerin gönlü oldu. Garibana Allah'ın suyunu vermekten başka suçu neydi çeşmelerin O çeşmeler ki, bir şehrin kaybolan hazinelerinden biridir. Ne zaman birine bir bardak su verilse "ölmüşlerinizin ruhuna gitsin" sözünün bizdeki anlamı büyüktür ve o günlerden kalmadır. O yüzdendir ki çeşmelerden su içerken eğilenler ömrü billah kimseye eğilmemiştir. Eski fotoğraflarda aklımız kaldığı için yenisini çektiremiyoruz ama bizlere çilenin kralını çektiriyor hayat. Eşini arayan yağmur kuşlarını bile göremiyoruz artık. Çiçeklerin soyu tehlike altında. İstanbul tarihin en yumuşak kışını geçirdi, belki de bizlere kuraklık yaşını gösterdi. Evlerinde altın muslukları olanlar var. Birçok yerde para muslukları olanlar. Onlara hayat derya deniz! Kuraklıkta, Nuh'un gemisi bile hazır! Dünyanın dörtte üçü suydu, şimdi yüzde doksanı kir oldu. İnsanlığın yüzü suyu hürmetine gösterilen saygılar da kalmadı. Sadece zenginler daha zengin! Fakirler daha fakir oldu. Biyoloji profesörü James Bonner'in bundan 60 yıl önceki iddiasına bakın. "2060 yılında dünya topraklarını tarıma daha elverişli hale getirmek için çölden ibaret olan araziler okyanus sularıyla beslenecek." Ölme eşeğim ölme! Sandalların çekileceği kıyıların bile sonu meçhulken! Bir bardak suda fırtınalar koparanlar için bu yazdıklarımın hükmü yok. Onlara denizde karada ölüm yok! Oysa suyun bile teni acır. O yüzden toprağı ekmek için öncelikle suyu bilmek gerek. Tabiat anaya saygı göstermeyen ve birbirinin yüreğine su serpmeyen herkesin ödeyeceği bir bedel var. O bedeli ödemeden tabiat ananın da gönlünü alamayız suyun da! Başkasının elindeki suyu bile gözleriyle içen adamların bol olduğu bir memlekette, dua edelim de yangın