Hayali yağmur!

RAMAZAN'IN ilk günü oturduğum evin önündeki parkta yürüyordum. Delikanlının biri gitar çalıyordu da önündeki gitar kutusunun içine atılacak parayı bekliyordu. Benden başkası yoktu ama bende müzisyenlere saygı çoktu. Cebimi adamın gitar kutusuna boşalttım. Yağmur çiselemeye başladı, delikanlının gitar kutusunun içine damlalar doluşurken delikanlının şarkısına döndüm. "Yağmur denize ne yapar" diyordu "ölüm insana!" Şöyle bir düşündüm, yağmur denize ne yapardı Denizin suyunu mu çoğaltırdı hüznünü mü azaltırdı Peki, ölüm insana ne yapabilirdi Haysiyetli bir yaşam sürdükten sonra hiçbir şey! Ölümden korkması gerekenler insanların ekmeğine göz dikenlerdi. Onların kötülük yapmaktan başlarını kaşıyacak zamanları da yoktu, günahlarını ödeştirecek zamanları da. Benim yalnızlığım delikanlının dikkatini çekti, "ben ekmeğim için ıslanıyorum siz niye yağmurun altındasınız" "Yağmuru severim" dedim delikanlıya, birden kendi çocukluğumu düşündüm. Gecekonduda yaşadığım İstanbul Yenikapı yıllarımı. Ne zaman yağmur yağsa hem damlardan hem kapılardan saldırıya uğrardı evimiz. Kova kova suları evden boşaltırken kaptığımız hastalıklar da caba. Bir an düşündüm de her yağmurda evi su basan bir çocuk büyüdükten sonra yağmuru neden severdi acaba Cevap; yağmur yağarken şemsiyenin altına girmeyi sevmediğim için. Derinlikleri görebilmek için aşağılara inmeye gerek yoktu, derinlikler hayatın ön yüzündeydi. Hayat kayda geçmeyen güzelliklerle doluydu da hangimiz görebiliyorduk o güzellikleri. Gömleğimizin yere düşen düğmesi için harcadığımız zamanı yere düşen insanları kaldırmak için harcamıyorduk. Birileri su gibi para harcıyordu birileri çocuklarımızı harcıyordu. Sonradan görme zengin hokkabazlara itibar çoktu, hele el altından şerefsizlik yapmakta üstlerine yoksa! Pencerelerde birileri vardı da yağmura içeriden bakıyorlardı, el salladım. Camların buğusunu düşündüm, sonra sokaktaki herhangi bir adamı. Saçı sakalı birbirine karıştığı için adam yerine konulmayanları. Herkesin bir hikayesi vardı, Allah'ın yazdığı ve hepimizin okumakla yükümlü olduğumuz hikayeler. O insanlarda ne hazineler gizliydi bakmasını bilenler için. Gitar çalan delikanlı şarkısının içindeydi o sıra, belki de aynı yolu yürüyorduk durduğumuz yerde. Sonra birkaç kişi daha geldi, sonra diğerleri. Kuraklığa