Fotoğraftaki adam!

DUVARDA bir adamın ayakta duran siyah beyaz fotoğrafı. Eski ayakkabıları, büyük yakalı beyaz gömleğiyle, ellerini arkadan kavuşturmuş, gülüşüyle yüzündeki yaraya farklı bir anlam katmış. Karaya oturmuş görüntüsünü denizlere salmış da ne çıkarsa bahtına! Kendisini tanıyan bütün insanların gönül tahtına oturmuş. Fotoğrafa kim baksa yüzü ışıldıyor. Merak edip sordum da evin babasıymış, 47 yaşında ölmüş. Hayatın bodrum katında yaşamış ama başı hep yukarıda! Çocukluğunda su satmış simit satmış ama kimseyi satmamış. 4 yıl hapis yatmış gençliğinde, o yüzden eğitimini yarım bırakmış. Hayatında hiç çiçek koparmamış da niye hapis yattığını merak ettim. Düşünceleri sakıncalıymış. Okuduğu kitaplar yasakmış! Öfkesini yenemediği zamanlar olmuş, kendi doğrularında inadı inatmış. Hapisten çıktıktan sonra elinden gelen her işi yapmış, aç kalmış ama harama el uzatmamış. Hayatın selesinde taşımış çocuklarını, karısına gül gibi bakmış. Herkes rahmet okuyor ardından. Çıktığı hayat yolculuğunda insanların üzerinde güzel izler bırakmış. "Nasıl öldü" diye sordum, hapishanede ciğerleri su toplamış! Daha dikkatli baktım fotoğrafa. Gözlerinde; "güvercinlere benim için yem atar mısın" ifadesi vardı. Adres sorduğunuz zaman, tarif edeceği yere kadar sizinle gelen insan bakışı. O sessiz fotoğrafta kanatlarını suya vuran martıların çığlıklarını duydum. Son bıraktığı notu okudum, "çocuklar aynalarını güneşe çevirdikleri zaman, büyüklerin çevirdiği filmlerin karanlık yanı daha net görülür!" O fotoğrafta güneşin gözlerini bile bağlamak isteyenlere karşı duran aydınlık bir adam gördüm. "Hangi türküyü severdi" diye sordum. "Odam kireç tutmuyor!" Serveti onuruyla ölçülen eski zaman insanlarından biridir fotoğraftaki