'Başka oku baba!'

Geçen hafta içinde bana en çok sorulan soru; "Fenerbahçe'nin yeni teknik direktörü kim olacak" Cevabım netti; "İsmail Kartal bile bilmiyorsa ben de bilemem!" Karşı duruş; "ama Portekiz basını Jorge Jesus'un Fenerbahçe ile anlaştığını iddia ediyor." Cevabım daha net; "Portekiz basınının yalancı çıktığı pek görülmemiştir!" İkilemler arasında gezinenlerin imza törenlerindeki konuşma bültenlerini hazırlayanlar şu sıralar zorlanıyor olmalı ki, bu konu hala gerçek anlamda netlik kazanmadı. Bence Fenerbahçe taraftarlarının kendilerine sormaları gereken asıl soru; "başladığımız teknik direktörle sezonu kapatabilecek miyiz" Not: Tarih bazen en zalim hasımdır, hele tekerrür ettiğinde. Alınan her kararı kendi tasarrufu sayanlar ülkesinde, her yöneticinin kendine göre bakış açısı varken, yapılan yanlışlardan ders almak meselenin neresindedir onu bilemem. Bildiğim tek şey, bu mevsimin hem umut hem yağma mevsimi olduğudur. Hey gidi yıllar! Futbolcuların transfer parasıyla ancak bir otomobil alabildiği yıllar. Mahallelerde akşamları arkadaş ıslıkları yankılanırdı. Gazetelerde bir transfer haberinin yalan çıkma ihtimali milyonda bir. Kulüp başkanları "zırt pırt" demeç vermezlerdi, zarafet memnuniyetle karşılanan bir beklentiydi. Kulüpler en fazla 40 yılda bir aynı futbolcuya göz dikerlerdi de kendi söküklerini de kendileri dikerlerdi. Ödenmez borçlar için "devletten nemalanmak" diye bir gerçek yoktu yani. Bir daha asla göremeyeceğimiz güzelliklerle doluydu o yıllar. Ne ağzında lafı geveleyen spikerler vardı ne ağzını çamurla çalkalayan yorumcular. Şimdi transfer mevsimi. Bizim ülkemizdeki transfer; yanlışları süsleme sanatıdır, hele ritmini tutturanlar için. Şimdi ellerini ovuşturan menajerler "kakalama istasyonlarında" birilerini bekler. Bir yerlerde başkanlar yöneticiler alışkanlığa dönüşen hatalar zincirine bir halka daha ekler. Gelecek zamanın kilometre taşları olarak transfer ayında paraya boğulanlar, sezon içinde bir kaşık suda boğulan hayallerin sebebi olur. Bazı kulüplerin ekonomik şartlarda transfer