Abdullah Avcı ider olmak sadece puan

Lider olmak sadece puan cetvelinin en üst sırasında bulunmak değildir. Yenik durumdayken sahaya savaşçı bir yürek koymaktır. Özel futbolcular bile takımda forma giyemez durumdayken sistemi yürürlüğe koymaktır. Kazanacaksan böyle kazanacaksın! Pazar gecesi "maçın son çeyreğinde" sandıktan çıkarılmış sihirli bir kartpostal gibiydi Trabzonspor. Bakesatas'tan fantastik vuruş, Visca'dan avını koklayan zeka. Gencecik Ahmetcan'dan harika mücadele, kaleci Uğurcan'dan şapkadan tavşan çıkaran duruş. Herkesin payını eşit ayırdım ama kartpostalın üst köşesine Abdullah Avcı'yı koydum. Yüreğini futbolculara yufka gibi açan adama. Abdullah Avcı'nın içindeki insan sevgisini ve futbolcularıyla olan sadakatini bildiğim içindir ki, karlı kartpostalın üzerine simlerle "Abdullah Avcı Türk futboluna verilen ödüldür" diye yazdım. Bizler hafızamızı yitirmedik. Birileri için başları sıkıştığında her yolu mubah sayan barınaktır, kestikçe uzayan kirli bir tırnaktır futbol. Bizler sepetlerinden çıkardıkları yılanları oynatanları da gördük, sistemi parmağında oynatanları da. Güçler dengesinin yarattığı "zorbalık ortamında" futbolun geleceğinin nasıl taciz edildiğini de herkes gördü ama sustu. Duruşunu değiştirmeyen insanlar bir gün hak ettiği değeri almayacak mı sanılıyor. O yüzden geçmişte kullandığım bir cümleyi yeniden hatırlatmayı uygun buldum. "Kuyusunu kazanların yüzünü o kuyudan çıkardığı suyla yıkatan ve boyalarını akıtan adamdır Abdullah Avcı." Boşuna ilginç bir sezon yaşamıyoruz. Abdullah Avcı'yı yakından takip etmenin avantajlarından mahrum kalanların yolda kalmaları sebepsiz değil. Bakınız; uçurumdaki üç büyükler! Futbolda adamlığın önü açılıyorsa, Abdullah Avcı'yı örnek alan genç teknik direktörler futbolumuza yeni bir soluk getiriyorsa futbolun da önü açılacak demektir. Fenerbahçe'de özellikle sezonun ikinci bölümlerinde görev alan bütün teknik adamların yönetime hesap sorma hakkı var. "Bu takıma neden bir santrfor almadınız" Üç aşağı beş yukarı verilecek