Zindanlarda geçen bir ömür

"Ben cem'iyetin iman selâmeti yolunda âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cem'iyetin, yirmibeş milyon Türk cem'iyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun."(Bediüzzaman Said Nursî) Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî'nin vefatının sene-i devriyesinde pek çok derin manaları bir kez daha yaşıyoruz. Alem-i İslâm'ın selameti için her şeyini feda etmiş bir kahraman. Ömrü zindanlarda geçmiş bir kahraman... Üstadımızın ve Nur talebelerinin zindanlardaki yaşantısıyla alakalı bölümler Risale-i Nur eserlerinrde mevcut. Zindanların nasıl gül gülistana dönüştüğü, Medrese-i Yusufiyeye tebeddül edişi gözler önüne seriliyor. En zor şartlarda, en imkansız durumlarda dahî Üstadımızın vazifesiyle zindanların karanlıkları, Medrese-i Yusufiye'nin Kur'an Nurlarına inkilab etmiş. Günümüzde Medrese-i Yusufiyelerin doluluk oranı hayli yüksek. Suç oranları artmış, muhtelif suçlardan pek çok insan Medrese-i Yusufiyelerde. Pek çoğu da Kur'an hakikatlerine muhtaç ve bu hizmetlere açık. "Bu Medrese-i Yusufiye'nin nâzırına yazdım: Ben Rusya'da esir iken, en evvel Bolşevizm'in fırtınası hapishanelerden başladığı gibi, Fransız İhtilal-i Kebiri dahi en evvel hapishanelerden ve tarihlerde serseri namıyla yâdedilen mahpuslardan çıkmasına binaen; biz Nur şakirdleri, hem Eskişehir, hem Denizli, hem burada