Hapishaneler ıslahhane olsun

"Bir zaman hapishaneleri tam bir ıslahhane yapmak için bahtiyar müdürler ve memurlar, o Nurları, mahpuslara, ekmek ve ilâç gibi tevzi edecekler." (Asa-yı Musa)Bediüzzaman Said Nursi ile pek çok kimse hapis yatmıştır. Onunla birlikte hapis yatan kimselerin hatıraları çoktur. Rıfat Filizer de o bahtiyarlardan birisidir. Afyon hapishanesinde yaşanan hatırayı aşağıya alıyoruz: Afyon hapishanesinde Risale-i Nur talebeleri benimle birlikte 19 kişiydi. Üstad'ın bulunduğu koğuşun karşısında bir koğuş daha vardı. Orada da İstanbul ve Çanakkale boğazlarının haritalarını Ruslara veren komünist bir mahkûm bulunuyordu. Üstada onca zulmü yapan hapishane idaresi, bu mahkûma karşı gayet müsamahakâr davranıyordu. Bir refakatçi nezaretinde, istediği zaman şehre çıkıp gezebiliyordu. "Diğer taraftan da, yaşlı ve hasta Bediüzzaman'a her türlü merhametsizce muamele lâyık görülüyor, hava almak için pencere kenarına bile yaklaştırılmıyordu. Hapishanenin suyu alt katta olduğu için çoğu zaman Üstadı susuz bırakıyorlardı. "Hapishane idarecileri, defalarca müracaattan sonra, benim, Üstad'ın hizmetlerini görmeme müsaade ettiler. Her gün ikindiden sonra yanına çıkar, hizmetini yapar ve sularını getirirdim. Bu hizmetlerim esnasında sayısız iltifatlarına mazhar oldum. İki mühim sözünü hiç unutamam. Birincisi şudur; 'Rifat, seni yirmi ferik (tuğgeneral ), üç miralay (albay) olarak kabul ediyorum.' İkinci de şu idi: 'Rifat, üstadlarım devamlı olarak (şehadet parmağını uzatarak) 'Bu çocukla meşgul ol' diye üzerinde durdular. Bunun sırrını anlayamadım. Şimdi senden soruyorum, sen kimlerdensin' demesi üzerine