Savaş pilotları

Uzun bayram tatilinde şehir dışına çıkmayanlar için sinemaya gitmek iyi bir aktivitedir. Hem salonlar boştur. Hem de vaktiniz anlamlı geçer. Ben de 2.5 yıllık pandemi arasından sonra sinemaya gittim. "Top Gun-Maverick...!" Hani şu ilk gençlik yıllarımızın efsanesi Top Gun'un devam filmi. Tom Cruise abimiz biraz yaşlanmış ama formunu gene koruyor. Bu kez arkadaşlarının çocuklarına savaş pilotluğu eğitimi veriyor. Çekimleri... Uçuş sahnelerinde kullandıkları teknik... Akıcılık... Çok başarılı... Filme giderseniz beğenirsiniz. Benim asıl filmde dikkatimi çeken şey... Hollywood yapımlarından farklı olarak filmde net bir düşman tarifi yoktu. Evet bir düşman vardı. Nükleer bomba üreten bir ülke... Ama kimdi Rusya mı İran mı Kore mi Belli değil. Düşman bir kişi bile beyaz perdede gözükmüyordu. Oysa malumumuz... ABD yürüteceği dış politikanın işaretlerini böylesi pahalı bütçeli filmlerle vermeyi severdi. İran'a operasyon düşünüyorsa İran filmleri... Rusya hedefteyse düşman Rus olurdu. Çünkü Hollywood... Bir sinema sektöründen çok ABD Dışişleri'nin bir kolu gibi çalışmıştı bu güne kadar. Tek filmden karar vermek yersiz olur ama... Tarifi net olmayan düşman senaryosu yeni şekillenen dış politikalarının özeti olabilir. Yani tek kutuplu dünyadan çok kutuplu dünyaya geçildiğini Hollywood erken uyanmış olabilir. Bunun için de... Filmde fark etmeden birilerinin kuyruğuna basmak istememiş olabilirler... Neyse... Asıl gelmek istediğim husus başka... Top Gun'da izlediğimiz savaş pilotluğu mazi mi oluyor 1900'lerin başında gökyüzüyle ilk tanışan savaş pilotluğu aynı zamanda 'ölüm' demekti. İlkel uçaklarla yaptıkları hava saldırılarından sonra üssüne dönebilen savaş pilotları şanslı sayılıyordu. Bu arada dünyada ilk hava saldırısı İtalyanlar tarafından bize yapıldı. 1911'de Atatürk ve arkadaşlarının çarpıştığı Trablusgarp'a ilk kez İtalyan uçaklarıyla bombalı saldırı düzenlendi. Bombalı dediysem savaş pilotların alçaktan uçarken el bombasını aşağıya atmalarını kastediyorum. İtalyanların bize yaptığı bu saldırı literatüre ilk hava saldırısı olarak geçti. Pek çok İtalyan uçağının da düşürüldüğünü ekleyeyim. Savaş pilotluğunun çılgın yılları asıl 2. Dünya Savaşı'nda yaşandı. Almanların ünlü Luftwaffe'si (Hava Kuvvetleri) ortalığı toza dumana katmıştı. Londra'yı bir gece de 'carpet bomb' dedikleri bir sistemle yerle bir ettiler. İngilizlerin üstüne adeta bombalardan oluşan bir halı sermişlerdi. Hitlerin savaşın başında kurduğu büyük hakimiyetdeki en önemli pay; hava kuvvetlerine aitti. Yetenekli savaş pilotluğu geçtiğimiz on yıla kadar geçer akçeydi. Ancak askeri havacılık son yıllarda teknolojinin de gelişmesiyle iki büyük engelle karşılaştı. Birincisi hava savunma sistemleri