Bu güzellik belgeselde kalmasın

Uçtuklarında gökyüzünü pembeye boyuyorlar, dansları dillere destan. Ne yazık ki onları korumakta zorlanıyoruz. ABD'den ödülle dönen "Pembe Misafirler" belgeseli bu narin türü bekleyen tehditlere de dikkatleri çekiyorHep vurguluyoruz; Türkiye'nin asıl zenginliği biyoçeşitliğinin eşsizliğinde yatıyor. Türler açısından eşsiz bir servete sahibiz. Ama bilinç yetersizliği yüzünden korumakta ve yaşatmakta sınıfta kalıyoruz. Ve bu başarısızlığımız, maalesef coğrafyamızda yaşayan bazı canlı türlerini yok olma tehdidiyle karşı karşıya bırakıyor.Tuz Gölü'nde geçen yıl bunu çok acı bir şekilde yaşadık. Vahşi sulama ve su kaynaklarına set çekilmesi nedeniyle çölleşen Tuz Gölü havzasında binlerce flamingo can verdi. Oysa flamingo, Türkiye için özel bir tür. Sürülerin uçuşunu izlemek, hassas gözler için, deyim yerimdeyse dünyaya bedel. Çünkü onlar uçarken gökyüzünü pembeye boyuyorlar. Hele güneş ufka yakınken havalandıklarında, kanatlarının alev alev yandığına tanıklık edebilirsiniz. Zaten isimleri de bu görünümlerinden geliyor. İspanyolca "alev renkli" anlamına gelen "Flamenko"dan türetilmiş.Sadece görüntüleriyle değil, yaşam biçimiyle de çok dikkat çekici bir tür flamingo. Mesela tek eşliler. Hayatları boyunca aynı eşle ürüyorlar ve çocuklarını da göl ve deltalardaki "kreş"lerde büyütüyorlar. Üreme dönemlerindeki dansları da dillere destan. Ne şanslıyız ki, tüm bu görsel şölen yanı başımızda yaşanıyor. Hatta bu şöleni kayıt altına alan, "Pembe Misafirler" belgeseli, kısa süre önce ABD'de düzenlenen Los Angeles Belgesel Film Festivali'nde "En iyi çevre filmi" ödülüne layık görüldü. Belgesel, Türkiye'deki ilk flamingo belgeseli ve Türkiye'nin en önemli flamingo yaşam alanı olan Gediz Deltası'nda çekildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Çiğli Belediyesi'nin destekleriyle hazırlanan 15 dakikalık yapım, flamingoların ilginç dünyasına ışık tutmanın yanı sıra bu narin türü bekleyen tehditlere de dikkatleri çekiyordu.Gediz Deltası'nı kaybedersek!Belgeselin danışmanlığını yapan Antalya'nın tanınmış kuş gözlemcilerinden veteriner Gökçe Coşkun, flamingoların en önemli 2 üreme alanı olan Tuz Gölü ve Gediz Deltası'nda ciddi sıkıntılarla karşılaştıklarını anlatıyor: "Belgeselde her iki sulak alandaki tarım alanı, kirlilik, şehirleşme ve sanayi baskısına değindik. Gediz Deltası'nda yapılaşma çok fazla. Özellikle sanayi kuruluşlarının sulak alanı besleyen kaynaklara bıraktıkları tehlikeli atıklar, deltaya ulaşıyor ve flamingolarla birlikte diğer canlı popülasyonunu da tehdit ediyor. Akıntı ve alüvyonların birikmesiyle deltanın yapısı değişiyor. Koruma çalışmaları yürütülmezse fabrika atıkları ve tuz çıkaran tesislerle ilgili çalışmalar yapılmazsa Gediz Deltası'nı kaybedebiliriz. Deltayla birlikte flamingo gibi büyük bir değeri de yitirmiş oluruz. Tuz Gölü'ndeki tehdit ise daha yakın ve sarsıcı. Bölgede büyük bir kuraklık var ve tarımsal sulama ihtiyacı nedeniyle gölün su kaynakları çekiliyor. Gölü besleyen kanallara set çekilmesinin neye mal olduğunu gördük. Büyük bir flamingo katliamı yaşadık. Bunun ardından yetkililer devreye girdi ve göle su takviyesi yapıldı. Ancak bunun tekrarlanması endişesi her zaman var."var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6813983;taboolaPlacement"Mid