Bizim 'kirli'miz biber

Tarım zehri dört bir yanımızı kuşatmış; sebze ve meyvelerimiz böylece kirletilmiş. En kirlileri biber ve limon. Bizse öylece korumasız bir durumdayız! En iyisi soframıza mevsiminde sebze ve meyve koymak. Bugünlerde dijital ya da sosyal medyada, en çok tarım zehri barındıran meyve sebzelere ilişkin listeler görürseniz pek dikkate almayın! Zira o liste Amerika'daki tarım zehri kalıntı analizlerine dayanılarak hazırlanmış. Sonuçta biz Amerika'da yetişen çilek ya da domatesi yemiyoruz. Kendi çiftçimizin ürettiği sebze ve meyveler soframıza geliyor. Ama maalesef, listeye bakıp derin bir oh da çekemeyiz! Çünkü Türkiye'de tarım zehri, yani pestisitlerin kullanımında son yıllarda ciddi bir artış var.2010'lu yılların başında Türkiye'de yıllık 37-40 bin ton tarım zehri tüketilirken, son birkaç yılda bu rakam 50 bin tonun üzerine çıkmaya başladı. Bu artış çok dikkat çekici. Özellikle sebze ve meyvenin ana üretim alanı Akdeniz Bölgesi'nde dünya ortalamasının çok üzerinde pestisit kullanımıyla karşı karşıyayız. Türkiye'deki çiftçilerin pestisit kullanımını bölgesel bazda inceleyen bir çalışmaya göre, tarım zehirlerinin yüzde 28'i Akdeniz Bölgesi'nde, yüzde 23.9'u Ege Bölgesi'nde, yüzde 17.7'si Marmara Bölgesi'nde kullanılıyor. Bu 3 bölge de soframıza gelen gıdaların ana coğrafyası aslında. Pestisitler en az Karadeniz'de kullanılsa da, mesela Samsun Çarşamba'da yapılan bir araştırma, üreticilerin tamamının böcek öldürücü kullandığını gösteriyor. Ankara'da da buğday üreticilerinin tamamı, yabani ot öldürücülerle ürün yetiştiriyor. Yani dört bir yanımız tarım zehirleriyle çevrilmiş durumda.Kabul edilemez derecede yüksek!Tabii bu tablo, Türkiye'de hangi gıdaların tarım zehri açısından yüksek risk barındırdığı sorusunu da akıllara getirebilir. Aslında buğdaydan nara, hemen her tarım ürününde tarım zehri kalıntı riskiyle karşı karşıyayız. Önemli olan kalıntının hangi oranda olduğu ve birden çok zehrin bulunup bulunmadığı. Zira bir gıda ürününde saptanan pestisit, tolere edilebilir limitin üzerindeyse o gıda ürününün tüketiciye sunulmaması gerekiyor. Bu da ancak kalıntı analiziyle anlaşılabiliyor. Analizleri ise Tarım ve Orman Bakanlığı yapıyor. Ancak sonuçları kamuya açıklanmıyor. Haliyle bizim bakanlık verilerine dayanarak bir liste yapmamız mümkün değil! Ama farklı kaynak ve araştırmalardan genel durumla ilgili çıkarımlar yapılabilir. Mesela Avrupa Birliği'nin son 2 raporunda şöyle bir cümle var: "Türkiye'den AB'ye ithal edilen meyve ve sebzelerdeki pestisit kalıntısı bulgularına ilişkin Gıda ve Yem Hızlı Alarm Sistemi'nden (RASFF) alınan bildirimlerin sayısı kabul edilemez derecede yüksek kalmıştır."var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6954045;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6954045;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlargurkan-akgunesbizim-kirlimiz-biber-6954045' });En kirliler: BiberRASFF verilerini baz alarak bir liste hazırlarsak, listenin ilk sırasına kesinlikle biberi koymamız gerekiyor. Çünkü son 1 yılda Türkiye'den Avrupa'ya gönderilen biberlerde 62 kez tolere edilebilir limiti aşan tarım