Güneşe ne yatırıyoruz

Türkiye'de şu an 30 civarında Güneş Enerji Santrali (GES) için güneş paneli üreten şirket var. Güneş panellerinin özünü, teknolojinin en hassas noktasını üreten sadece iki tane yerli şirketimiz olduğuna özellikle dikkat çekmek istiyorum. Türkiye'de üretilen güneş panelleri hem yurtiçindeki GES yatırımlarında kullanılıyor hem de ihraç ediliyor. Kalyon Holding'in Kalyon PV şirketi ve MIT'de Nükleer Mühendislik lisans eğitimi alan Çiğdem Besen'in kurduğu GTC Güneş Sanayi AŞ, GES'lerin en hassas yerlerini kendi geliştirdiği teknolojiyle üretiyor. Kalyon ve GTC'nin teknolojik ürünleri ancak kendi ürettikleri güneş panellerine yetiyor. Kalyon PV, ürettiği güneş panellerini Kalyon Karapınar Güneş Enerjisi Santrali'nde kullanıyor. Buradaki yatırım bitince ihracata geçilecek. GTC ise rakiplerine göre üstün özellikleri bulunan, daha uzun ömürlü ve daha verimli, cam-cam, çerçevesiz, transparan çift yönlü güneş panellerinin önemli kısmını ihraç ediyor. Temmuz'dan itibaren ise üretimlerinin üçte ikisini ABD'ye ihraç etmeye hazırlanıyor. Netice itibariyle ülkemizde güneş paneli üretenlerin büyük çoğunluğu işin özünde, teknolojisinde yoklar. Bu tarafa yatırım yapılması için strateji geliştirmelidir. Türkiye'deki iş gücünün ucuzluğundan istifade ederek güneş paneli üretilmesinin bir üst seviyeye çıkarılması şart. Bilindiği üzere güneş paneli üretimi; ingot (kütük), wafer (dilim), hücre ve panel olmak üzere dört farklı aşamadan oluşuyor. Son aşaması olan panel kısmının üretiminde olan şirketlerimizin diğer aşamalara yönlendirilmesi lazım. Ancak bu şekilde verimlilik, ihracatta katma değer yakalanabilir. Bu 4 aşamalı üretimi Kalyon PV, tek çatı altında yapmayı başarmışsa diğerlerinin de teşvik edilmesi gerekmez mi Güç birliği yapıp bir aşama kaydedebilmeleri için ilgili bakanlıkların "Milli Teknoloji Hamlesi" kapsamında destekleri şart. Türkiye'nin güneş paneli üretiminde Avrupa'da lider olduğu doğru, ama işin en kıymetli ve en pahalı teknolojisini ithal ediyoruz. Ne kazanıyoruz Cam, çerçeve işinin ötesine geçilmesi için zaman kaybedilmemeli Yenilebilir enerji kaynağı GES'lere dünyanın ilgisi çok yüksek. Adeta güneşe yatırım yarışı var. Türkiye'deki şirketlerin birçoğu da 2023'te üreteceği ürünlerin büyük kısmını satmış durumda. Ülke olarak işin teknolojisine odaklanmada geç kalmamalıyız. Danıştay, E-Ticaret kararıyla algıların önünü kesti! YAZARLAR Giriş: 24.05.2023 - 10:40 Güncelleme: 24.05.2023 - 10:47 ABONE OL E-Ticaret Kanunu'nda yapılan değişikliklerle dünyanın hiçbir yerinde olmayan uygulamalar getirildiğini, tüketiciyi, küçük işletmeleri, müteşebbisleri ve reklamların kesilmesi sebebiyle medyayı da etkileyeceğini ilk defa bu köşeden Türkiye'nin gündemine getirdim. Ülkemiz için iyiye işaret olmadığını, yabancı yatırımcı tarafında da endişelere sebep olacağını defalarca yazdım. İnternet üzerinden alışverişin tadını kaçıracak düzenlemenin iş dünyasında tartışmaları başlatacağını, rekabeti ortadan kaldıracağını ve ülkemizin ekonomik gelişmesine de ciddi anlamda darbe vuracağını özellikle vurguladım. İlgili çevrelerden uyarılarıma tek bir satır açıklama gelmedi. Netice itibariyle benim bir gazeteci kimliğimle ortaya koyduğum gerekçeler çerçevesinde bu husus çok tartışılırken, kısa süre önce Danıştay 10. Dairesi E-Ticaret Yasası'nın hayata geçirilmesine dair çıkarılan "Yönetmeliğin" durdurulmasına karar verdi. Rekabet hukukunda yeri olmayan Türkiye'ye özgü garip bir "Net İşlem Hacmi" kavramı icat edilerek, belli bir hacmi geçenlere uygulanan reklam yasağı ile medya özgürlüğüne ve sözleşme özgürlüğüne ölçüsüz müdahale yapılmış, medyaya reklam sınırlaması getirilmiştir. Nitekim yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak belli firmaların medyaya reklam akışı sıfırlanmıştır. Bu sebeple Danıştay 10. Dairesinin kararı medya özgürlüğü açısından büyük bir rahatlama sağlayacaktır. Zaten "E-Ticaret Yasası" ile medyaya reklam sınırlaması getirilmesi başlı başına garip bir durumdu. Eğer bu bir metot olarak benimsenirse istenen her sektörde sözde rekabeti düzenleme adı altında medyaya reklam sınırlaması getirilmesinin önü açılacak ve medya özgürlüğü ekonomik yolla tamamen çökertilebilecektir. Danıştay'ın kararı Türkiye'nin yabancı yatırımcılar nezdinde imajına da çok ciddi katkı sağlayacaktır. Düzenleme sebebiyle oluşan negatif havayı dağıtacaktır. Türkiye'ye doğrudan yatırım gelmesi, KOBİ'lerin ihracat yapması ve tüketici haklarının önünün açılması bakımından olumsuzlukları ortadan kaldıracaktır. Sektör büyümeye devam edecektir. Yasa 1 Ocak'ta yürürlüğe girdiğinden bu yana sektöre doğrudan yabancı yatırım gelmesinin önü kesilmiş, döviz girişleri engellendiği için de daha önce yatırım yapmış sermaye grupları yurt dışına kaçmanın yollarını aramaya başlamıştı. Danıştay'ın kararı Türkiye aleyhine oluşan tüm risklerin ortadan kalkmasına, olumsuz algıların giderilmesine vesile olacaktır. Şimdi gözler Danıştay Genel Kurulu ve Anayasa Mahkemesi'nde. Umarım buralarda da özellikle yukarıda belirttiğim hususlardaki haklara ve özgürlüklere ölçüsüz müdahale getiren sınırlamalar, Danıştay 10. Dairesi kararı çerçevesinde ele alınır. Roketsan'ın Mete ve Tayfun'u