Bodrum Cennet Koyu'nda neler oluyor

Hemen hemen 2 yılda bir Bodrum'un kıyıların nasıl işgal edildiğine dikkat çekiyorum. Nüfuzlu otellerin, restoranların ve çeşitli işletmelerin halktan kaçırdığı deniz kıyılarına vurgu yapıyorum. İmar mevzuatına aykırı durumlar ve tuhaf yapılaşma hikâyeleri yurdumuzun dört bir yanında nasılsa Bodrum'da daha organize bir şekilde ve iki katıyla karşımıza çıkıyor. Çünkü kamu otoriteleri yasalar çerçevesinde ilgilenir gibi yapıp her şeye göz yumarken Bodrum'u ve doğayı sevdiğini iddia edenler de dedikodularla, yalan yanlış haberlerle bu sürece destek oluyor. Son yıllarda çarpıtma ve yalan haberlere bir de sosyal medya ağları eklenince neyin doğru neyin yanlış olduğu iyice anlaşılmaz oldu. Aslı astarı olmayan dedikodularla gerçeklerin üzeri öyle güzel örtülüyor ki, Bodrum'da yapılan hangi işin yasalara, mevzuatlara uygun olduğunu anlamak imkânsız hale geliyor. Geçtiğimiz yıllar bazı 5 yıldızlı oteller sahillerine 'beyaz kum' diye kuvars tozu bile sermişti. Yani bırakın kıyıları işgal etmeyi bir de işgal ettikleri yerlere doğaya ve insan sağlığına ciddi zarar veren girişimlerde bulunmuşlardı. Bir türlü tanışamadığımız ve uygulanamayan Kıyı Kanunu'nda aynen şu ifade yer alıyor. "Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz." Başta kıyılar olmak üzere doğanın ve şehirlerin korunması ancak yasalar ve imar mevzuatlarıyla olabilir. İmara açılan, ihalelerle özel sektöre verilen yerleri eleştirirken veya kamu adına denetimi yapılırken de mevzuatlara ve yasalara uygunluğuna bakarak konuyu gündeme getirip, doğru tartışmak gerekir. Ancak bu şekilde çarpık yapılaşmanın önüne geçebiliriz. Kıyıların, doğanın ve SİT alanlarının da ancak bu şekilde korunmasına yardımcı olabiliriz. Yoksa sosyal medya dedikodularıyla, çamurla ve yalanlarla bir netice alınamaz, bilakis oluşturulan curcuna hak ve hukuk tanımayanların işine gelir. Kısa süre önce Cennet Koyu'nda gayrimenkul projesine başlayacak olan bir şirket hakkında ciddi bir sosyal medya rüzgârı estirildi. Ormanlık olan bölgenin yakıldığı ve sonra imara açıldığı yazılıp, çizildi. Projenin gerçekleşmesi için de çok sayıda ağaç kesileceği gündeme getirildi. Düşünsenize bir yanda Ege'de ormanlar yanıyor, diğer taraftan da yeni projeler için ağaç kesilmesinden bahsediliyor. Hangi vicdanlı insan duysa, elbette sessiz kalmaz. Fakat sosyal medyada böyle bir vicdan yok. Hasta yatağında şifa bekleyen, yılların tecrübesi yazarın bile mezara sokulduğu, üstüne bir de linç edildiği anlayıştan hayır çıkabilir mi Bodrum ve yine imar tartışması mevzubahis olunca kendi çapımda işin peşine düştüm. Bir defa devletten uzun süre önce ihale ile alınan bir alan üzerine proje yapılıyor. Kesinlikle ormanlık alan değil. Dolayısıyla önce yakılıp, sonra üzerine proje yapılması söz konusu değil. Öyle bir hadiseye mahal verecek alan değil. Hatta çorak, makiliklerin serpişik olduğu bir yer. Yani burada yangın çıkma ihtimali yok. Doğru, kaliteli, çevreye ve insanlığa faydalı eleştiri yapabilmek için önce neden bahsedildiğini anlamak gerekiyor. İkinci husus projeyi kim yapıyor Cevap, Cengiz İnşaat olunca, sosyal medyada projenin önüne arkasına bakılmadan, gerçek anlamaya çalışılmadan, doğru yanlış denilmeden neden eleştirildiğini anladım. Ama bu tavır doğru değil ki. Neticede devlet ihale yapmış, birileri kazanmış, akabinde bazı davalar açılmış, neticelenmiş. İlgili şirketin önünde bu projeyi hayata geçirmek için engel de kalmayınca işe başlamış. Bu aşamada projeye toptan karşı çıkmanın bir faydası olmayacaktır. Detaylarına bakıp nitelikli eleştiriler lazım. Ancak o zaman, o bölge değerli, çevreye duyarlı eserler kazanır. Mesela özellikle sosyal medya ve bazı basın yayın organlarında Bodrum Cennet Koyu'ndaki proje gündeme gelmeden önce Bodrum Belediyesi bu bölge için 22 Şubat'ta düzenleme yapmış.