Bayram ve sonrasında beslenmemize dikkat!

Merhaba değerli okurlarım, bugün Ramazan Bayramı'nın son günü, aynı zamanda da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı... Her iki bayram da ulusumuza hayırlı olsun. Bayram ve Bayram sonrası beslenme çok önemlidir. Konunun Uzmanı Dr. Vehbi Altunçul Hocamız ile görüştüm. Önemli bilgileri sizlerle paylaşıyorum.On bir ayın sultanını uğurladık. Seneye hastalıksız savaşsız kedersiz sağlık içinde inşallah tekrar bizler ile birlikte olmasını diliyorum. Bilinen odur ki, Ramazan ayı süresince oruç tutan kişiler öğün sayısındaki azalma ve beslenme saatlerindeki değişim nedeniyle, metabolizmaları bayrama kadar farklı bir beslenme ile karşı karşıya kaldılar. Bu ay içinde sindirim sisteminin dinlendirilmesi yanında ruhen de nefsimizi terbiye ettik ve açın halinden kısa bir süre de olsa umarım( ! ) anlar olduk. Ramazan ayının sona ermesini müteakip bazılarımız sanki bu dönemde ki açığı kapatacakmış gibi, bir ay boyunca gün boyu uzak durdukları sigara ve alkol ile tekrar samimi (!) olma yoluna gitme hazırlığı içinde olduklarını görür gibiyim. Halbuki ramazan ayı boyunca sergiledikleri azim çerçevesinde hareket ederek bu zararlı alışkanlıklarından ebediyen kurtulabileceklerini düşünmelidirler. Ayrıca; zararlı alışkanlıklarla ilgisi olmayan bazı insanlarımız ise ramazan ayı bu süregelen yeme içme kısıtlamasını telafi eder nitelikte, bayram da ipin ucunu kaçırabilmekte ve aşırı yeme yoluna gitmektedirler. Hal böyle olunca da bayram sonrasında istenmeyen gastro-intestinal ( mide-bağırsak ) hastalıkları sıkça şekillenebilmektedir. Dengeli beslenebilmemizde bize ışık tutacak en önemli konu, besin kaynaklarından hangisini, ne kadar miktarda, ne zaman ve nasıl tüketeceğimiz ile ilgilidir. Bir fizyolog olarak ve de bilim camiasının görüşleri doğrultusunda ramazan ayının sona ermesi ile birlikte beslenmemize ilişkin neler yapmamız gerektiğine dair bazı ipuçlarını şöyle sıralayabiliriz:1-Ramazan ayı boyunca iki öğün olan yemek sayımızı üç ana ve üç ara öğün olarak düzenleyebiliriz. Öğünlerde tüketeceğimiz besinleri 4 ana gruptan oluşturmalıyız (protein- karbonhidrat- yağ ve mineral ile elementler.) Süt ürünleri olarak, başta süt olmak üzere, peynir, yoğurt, sütlaç, muhallebi v.s et ürünlerinden ise balıketi, tavuk eti, kırmızı et başta gelmektedir. Yumurta da protein yönünden çok kıymetli bir besin kaynağıdır. Ayrıca; kuru baklagiller (bakla, nohut, fasulye v.s) tahıl ürünleri (ekmek, bulgur, pirinç, makarna v.s) çok değerli besin kaynaklarımızdır. Vücudumuzun şifası olan suyu ise günde 2-3 litre tüketmemiz gerekmektedir (vücudumuzun ihtiyacı oranında değişim göstermektedir.) Sıvı takviyesi olarak da ayran meyve suları ve komposto çok yararlıdır. Ramazan sonrası sabahları yapacağımız hafif bir kahvaltıyı müteakip yiyeceğimiz diğer ürünlerin de ağır olmamasına özen göstermeliyiz. Kızartma gibi kalorisi yüksek besinler yerine haşlama, buğulama, normal pişirme, ızgara tarzında tüketmek büyük yararlar sağlamaktadır. Ağdalı tatlılar yerine sütlü tatlılar tercih edilmelidir. Çeşitli salatalar (çoban, mevsim v.s) ise her öğün zevkle tüketilebilmektedir.2- Bayram sabahı hafif bir kahvaltı ile güne başlanmalıdır. Kahvaltıda kızartma, kavurma yöntemleriyle pişirilmiş besinler yenilmemelidir. Bayram ziyaretlerinde geleneksel olarak tatlı ikramı olacağından kahvaltıda şeker, bal vb. tatlı besinler bulundurulmamalıdır. Domates, salatalık, maydanoz, taze biber vb. çiğ sebzeler bolca tüketilmeli, az yağlı peynir tercih edilmelidir. Yumurta haşlanmış olarak yenilmeli, sucuk, salam, sosis vb yağlı besinlerden, börek vb. hamur işi gıdalardan uzak durulmalıdır. Ekmek olarak tam buğday unlu, kepekli ya da çavdar ekmeği tercih edilmesi kan şekerini kontrol altında tutar ve tokluk hissi verir. Ayrıca, besinler iyi çiğnenmeli, yemekler hızlı yenilmemelidir.3-Ramazan Bayramı boyunca şeker, şekerli gıdalar (tatlılar, çikolata vb) tüketimine dikkat edilmeli, çevrenin ısrarcı tutumlarından ve aşırı yeme eğiliminden mümkün olduğunca uzak kalınmalıdır. Eğer tatlı tüketimi çok isteniyorsa hamurlu, şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar tercih edilmelidir. İkramda bulunurken ise hamur işi tatlılar yerine sütlü tatlılar, taze veya kuru meyveler; şerbetler yerine taze sıkılmış meyve suyu, az şekerli limonata, ayran vb. içecekler sunarak karşımızdakini zor durumda bırakmamış oluruz.4-Sindirim sisteminin düzenli çalışması ve kabızlıktan korunmak için lif (posa) içeriği yüksek olan sebze, meyve ve kuru baklagiller tüketilmelidir. Yetişkin bireyler imkanlar dahilinde günde 5 porsiyon sebze ve meyve tüketmelidirler. Lif (posa) içeriği yüksek bu besinler aynı zamanda kan şekerinin de hızla yükselmesini engellemektedir.5-Diyabet, diyaliz,