2018'den bu yana farklı bir sermaye hesabı politikası izleniyor. Türkçesi, yabancılara 'bye bye' diyoruz. 'Gelmeyin'. ABD'nin doları ve sermaye akımlarını silah gibi kullandığını gören dünya ülkeleri finansal sistemin yeni silah olduğunu fark ettiler. Biz de öyle. Üstüne iktisadın yanlışları diğer yanlışlarımızla birleşti. Böylece teorisyenlerin 'push pull' dedikleri 'itme ve çekme' faktörleri aynı anda çalıştı. Yani hem sermayeyi biz kendi ellerimizle ittik hem onların kendi gönülleri istemedi. Sonuç aşağıda. 2021 yıl sonu itibariyle yıllık olarak çizdirdim. Milyar dolar cinsinden ülkemizdeki hisse senedi ve bono yatırımlarını görüyorsunuz. Kurumuz devalüe oldukça eriyor. Kurumsal yatırımcılar kaçıyor. Sonuç, eriyen rezervler ve döviz kıtlığı. Bu kaçışın en önemli teknik mekanizması Swap olmuştur. Hatırlayacaksınız, bir ara kötü tarım politikalarından ötürü fiyatlar coşmuştu. Sebebini bir türlü anlamadığımız için soğan patates depoları basardık. Tam o günlerde herkes soğan uzmanı olmuştu. Peşi sıra swapla gündem çalkalanmıştı. Bu kez de swap uzmanı olmak zorunda kalmıştık. Soğandan swapa sert bir geçiş olmuştu. İki finansal büyüklük arasında takas demek swap. Dolar TL swapı gibi. İşte bu takas imkanını tıkayarak ekonomi yönetimimiz TL'yi açığa satanları cezalandırmıştı. Ancak bu kez içeri iyi niyetle para getirmek isteyenlerin de yolu kalmamıştı. Artık o kadar kritik seviyelerde geziyoruz ki merkez bankasının bu kadar düşük rezerv ve rekor negatif reel faizle işi götürmesi imkansız. Aslında en başında imkansızdı. Ama yaşamak gerekti herhalde; bilemiyorum.