DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE İMTİHAN SİSTEMİ

Doç. Dr. Mustafa Şeker Yıldız Teknik Üniversitesi sekeroglu2003gmail.com Sınavlar, elemek için değil kabiliyetliyi bulmak için yapılmalı Ülkemizde son yıllarda adil ve objektif bir merkezî sınav sistemi ile memurluk sınavları yapılmaya çalışılmaktadır. Ancak imtihan merkezli bir yaklaşım yerine herkesin kabiliyetleri ölçüsünde kendini ifade edebilmesine fırsat verebilecek altyapıların oluşturulması gerekir. Eğitimde ölçme ve değerlendirme, belli maksatlara hizmet etmek için yapılır. Bu konudaki en anlaşılır ve pratik tarife göre; ölçme, öğretilen bilgilerin ne miktarda kazanıldığını anlamak için yapılırken; değerlendirme, kazanılan bilgilerin sonuçlarının nerede kullanılacağına hizmet eder. Bu, halk diline ve var olan algıya göre yapılmış bir tariftir. Her ölçme; sağlam, geçerlilik ve güvenilirliği sağlanmış araçlarla yapılır. Bunun da belli kıstasları vardır. İstatistikî teknikleri ve bu alandaki metodolojiyi bilmeden kapsamlı bir ölçme ve değerlendirme yapmak, esas maksada hizmet etmeyebilir. Son zamanlarda ülkemizde yapılan merkezî ölçme imtihanlarının eleme maksatlı yapıldığına dair algı, ağırlıktadır. Fakat insan sayısı çok, talep sınırlı miktarlarda olunca, çok kişi arasından en iyileri seçme refleksi gayet tabiidir. Ancak sınavların tatbikine yönelik, yapıcı tartışmaların olması da gayet normaldir. Yapılan sınavların bilgi, beceri ve yetenekleri ölçmediği yönündeki eleştiriler tartışılabilir fakat personel istihdamında çok seçenek arasından en iyileri seçmek için bir arayış içerisine girmek gayet mantıklı bir yaklaşım olarak kabul edilebilir. Zira değişim, gelişim ve inovasyonu hayat prensibi edinmiş, belli birikim ve yeterliliğe sahip, kendini, bilimin ve teknolojinin gereklilikleri noktasında çok iyi yetiştirmiş, bilgiyi harmanlama ve hazmetme kapasitesi geniş, kültürel hassasiyetleri ile değer algısı yüksek kişileri istihdam etmek hakkaniyetli bir duruşun neticesi olarak kabul edilebilir. EN İYİYİ SEÇME MÜCADELESİ Fakat memuriyetlerde yapılan merkezî sınavların bilgi, beceri ve yetenekleri ölçmekten ziyade çoğunlukla eleme maksadıyla yapılması eğitim uzmanları tarafından merkezî sınavları zaman zaman eleştirilerin hedefi hâline getirmektedir. Ancak kaynaklara baktığımızda; tarih boyunca hemen hemen her medeniyette en iyilerin seçimi için bir mücadelenin var olduğunu da görmekteyiz. Bu mücadelenin geçmişten bugüne kısa tahlilini yapmakta faydalar olabilir. Özellikle buluşlar tarihinde Doğu medeniyetleri içerisinde devlet kavramı ayrı bir ehemmiyete sahiptir. Tarihin en uzun ömürlü medeniyetlerinden biri olan Çin'de devlet müessesinin ayakta kalmasında hizmet sektörü önemli ilkleri bünyesinde barındırır. Bu süreçte liyakat ve ehliyete özel ehemmiyet veren Çin'de personel istihdamında hassasiyetin en üst safhada olduğu görülmektedir. Katı kural ve yaptırımlarıyla bilinen Çin'de sınav sistemi noktasında geçmişten bugüne çizginin korunduğu dikkatlerden kaçmamaktadır. Bazı kaynaklara (Avcı, 2017) baktığımızda bu konuda şu ifadeleri görmekteyiz: "Maziden bugüne uzanan süreç izlendiğinde, geçmişte oluşturulan sınav sisteminin bugün kamusal istihdam olarak kabul edilen alanın geleneksel zemini olduğu görülmektedir. Bu sınavlar modern dönem öncesi edebiyat, felsefe, politika, toplum, ekonomi ve entelektüel çalışmalarla yakından ilişkilidir. Geleneksel Çin klasiklerine dayanan sınav sistemi oldukça katı kurallara bağlı ve belirli kriterlerle disiplinli bir şekilde uygulanmasıyla, toplumun, kültürel ve entelektüel gelişimini hızlandırmıştır. Tarihe damgasını vurmuş kültür, edebiyat, sanat, eğitim ve politik yapısına sahip Çin, bin yıldan fazla bir süre sivil memurluk sınav sistemi yürütmüştür." Burada da vurgulandığı gibi Çin, bu konudaki farklılığını ortaya koyarken Arap, Hint, İran, Rus ve diğer Asya ülkelerinde de devletin sürekliliği noktasında hizmet sektörüne özel ehemmiyet verildiği görülmektedir. Özellikle devlet kavramını "varoluş" kavramıyla eş gören Türklerde ise dünyada hiçbir medeniyette görülmeyen özel hususlar vardır. "Asker millet" olarak vasıflandırılan Türkler, devleti insanlarının mutluluğu ile eş değer görmüş, bu mevzuda kitabelerde, destanlarda ve edebi ürünlerde devlet, toplumun devamının esas kaynağı olarak tarif edilmiştir. Bu sebeple devlet hizmetinde yer alacak olanlarda da her vakit en üst seviyede liyakat, tecrübe ve beceri beklenmiştir. Bu konuda istismar ve başarısızlıkların bedeli de yerine göre ağır olmuştur. Bu çerçevede devlette vazife alacak olanları liyakat ve beceri noktasında çok sıkı testlerden geçirerek başarılı ve yetenekli kişileri en önemli makamlara kadar getirmişlerdir. Kısacası Türklerde devlette vazife almak için mutlaka bir başarı göstergesi elzemdir. OSMANLIDA DEVLET MEMURLUĞU Tabii, Türklerin, devlet ve imparatorluk yolunda bu kriterlerde değişikliklere gittikleri, daha planlı ve formal bir düzen içerisinde teşkilat yapısını düzenledikleri görülmektedir. Mesela Osmanlı zamanında devlet vazifesi, belli formal bir eğitim sürecinin sonucunda verilmeye başlanmıştır. Osmanlıda çoğunlukla her daire, ihtiyaç duyduğu memurları bilgi, birikim ve istidat noktasında kendisi yetiştirerek istihdam etme yoluna gitmiştir. Herkes kabiliyetlerine göre uygun yerlerde devlete hizmet etme imkânına sahip olabilmiş, ihtiyaç duyulan kişiler arasından en mahir olanlar bu hizmetlere alınmışlardır. Kabiliyeti farklı sahalarda olanlar ise özellikle ilgili teşkilatların yönlendirmesi ile meslekî eğitime tabi tutularak yetiştirilmişler, hem geçimlerini sağlama hem de devlete hizmet etme imkânına sahip olabilmişlerdir. Öyle ki devlette memur olmak, Osmanlıda ayrıca bir itibar sebebi idi. Tazminattan sonra ise Ahmet Cevdet Paşa'nın yaptığı çalışmalar neticesinde nizamnameler hazırlanmış, modern mektepler açılarak daha sonra imtihanla memur olma dönemi başlamıştır. BATI ÜLKELERİNDE NASIL DEVLET MEMURU OLUNUYOR Bugün "modern" diye tabir edilen toplumlarda ise memuriyete başlama noktasında benzer uygulamalar yanında güncel usullerle tatbik edilen hususlar da söz konusudur. Mesela; Almanya'da memuriyete başlama için, her Alman vatandaşı, "Staatsexam" adlı bir devlet sınavına girmek mecburiyetindedir. Sınavda başarı elde etmiş olanlar 3 yıllık staj ve eğitim aşamasından sonra tekrar imtihana girerek, başarılı olmaları hâlinde asıl devlet memurluğuna atanabilmektedirler. Bu durum diğer çoğu Avrupa ülkesinde de geçerlidir. Hollanda, İtalya ve Fransa'da da Almanya'ya benzer durumlar söz konusudur. Devlet memuru alımlarında belli sınavlardan geçilmesi gerekmektedir. Avrupa'da klasik bürokratik devlet