'Eyyam-ı bahur' kavuruyor: Hastalıklara dikkat

Evin içinde, 'Sıcak, çok sıcak' diye söylenerek dolaşmayan var mı Bugün, yarın hafifler belki diye beklerken yurt geneli 'Eyyam-ı bahur' sıcaklarının etkisi altına girdi. Gençler kökeni Arapça olan bu kelimeyi bilemeyebilir, yaygın kullanımı ile söyleyelim, 'Afrika sıcakları' geldi. Boğucu sıcağa ne vantilatör ne de klima dayanıyor. Peki, ne yapmalı da bu aşırı sıcaklarda hele de COVID-19'un yeniden yükselişe geçtiği şu günlerde, sağlıklı kalmalı, bağışıklığı güçlü tutmalı Sordum.TÜRKİYE GENELİNDE ETKİLİ OLACAKİTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, Türkiye'nin konumu nedeniyle temmuz sonu ile ağustosun ilk günlerinde yılın en sıcak günlerini yaşadığını söyleyerek, "Eyyam-ı bahur, zaten en sıcak günler demektir. Bu dönemde Kuzey Afrika ve Arap Yarımadası'ndaki çöl bölgeleri aşırı ısınır. Oralardaki sıcak hava kuzey bölgelere kadar taşınır. Sıcaklar bu yıl Türkiye genelinde etkili olacak. Güney kesimler bu sıcaklığı çok daha yoğun hissedecek, yer yer 40 dereceye kadar çıkacak. İzmir'in 37, Ankara'nın 35, İstanbul'un 32 dereceye kadar çıkması bekleniyor" diyor.Haberin DevamıSICAK HAVA KALP KRİZİNİ TETİKLEYEBİLİRİSTANBUL Florence Nightingale Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih Mehmet Uçar, aşırı sıcak havanın vücudun ısı dengesini bozduğunu ve kalbin işyükünü artırdığını belirterek, özellikle kalp ve kronik hastalıkları olanlar (koroner arter-böbrek gibi) ile yaşlılar, gebeler, tansiyon, şeker hastaları ve 0-2 yaş arası çocukların risk altında olduğuna dikkat çekerek, "Vücut, sıcak havada ısı dengesini sağlamak için terler. Ancak aşırı sıcak, aşırı terlemeye yol açar. Dolayısıyla vücut aşırı su ve mineral kaybeder. Bu kayıp hele de kalp hastalarında hiç istemediğimiz tansiyon düşüklüklerine (göz kararması - baş dönmesi) kanın pıhtılaşmasına, kalbin işyükünün artmasına sebebiyet verir. Sonuç olarak hastalar vücut krampları, kalp ritim bozuklukları ve kalp krizi tehlikesi ile karşı karşıyadır" uyarısı yapıyor.DIŞARI ÇIKMAYIN30 derece üzeri tüm hava koşullarında evdeserin bir ortamda kalmanın çok önemli olduğunu söyleyen Doç. Dr. Uçar diyor ki: "Hele de kronik hastalığı olanlar, yaşlılar. Aman! Özellikle 10.00-16.00 saatleri arası kesinlikle dışarı çıkmayın. Dışarı çıkmak gibi bir mecburiyet varsa kıyafetlerinizi özenle seçin; ince, açık renkli, rahat, pamuklu giysiler tercih edin. Güneşten koruyacak şapka, gözlük, şemsiye gibi aksesuarları ihmal etmeyin. Yürüyüş, koşu gibi egzersizleri sabah erken saatlere (10.00 öncesi) bırakın, kalp ritmini bozacak ağır egzersizlerden uzak durun. Bol sebze tüketin. Akdeniz diyeti uygulayın. Günlük olarak ise 2.5-3 litre civarı su tüketilmeli. Ancak kalp ve kronik böbrek yetmezliği olanlar, idrar sökücü gibi ilaçlar kullandıkları için su miktarını doktorları ile ayarlamalılar."Haberin DevamıYAĞLI YİYECEKLER VE HAMUR İŞİNDEN UZAK DURUNBÜTÜNSEL Beslenme Danışmanı İrem Terci kronik rahatsızlığı olmayan kişilerin günde en az 2.5- 3 litre su tüketmesi gerektiğini belirterek, "Yaptığımız en kritik yanlışlardan biri de serinletsin diye asitli içeceklere saldırmak. Oysa gazlı içecekler ve fazla içilen kahve-çay vücuda daha çok su kaybettiriyor. Onun yerine limonata, ayran, bitki çayı gibi ev yapımı içecekler tercih edilebilir. Elektrolit kaybını önlemek için maden suyu öneririm ama 2 şişeyi geçmesin. Öğünlerinizi aksatmayın. Hamur işi ve yağlılardan ve mümkünse kırmızı etten uzak durun, vücut 48 saatte sindiriyor. Ağırlık yapabilir. Lif bakımından zengin yiyecekler ve taze (mevsimine uygun) sebze ile