Türkiye, Bursa'da çöp evin bir odasında 1 yıldır kilitli tutulan 9 yaşındaki Cem Muhammet'i konuşuyor. Eğer bu olay ABD ya da herhangi bir Avrupa şehrinde yaşansaydı -elbette yine normalleştirmezdim ama- Hollywood filmlerine konu olacak kadar çok 'Seri katil' ve psikopatlık hikâyesi bildiğimizden sistemin kokuşmuşluğu, komşuluk ilişkilerinin yozlaşmasından dem vurabilirdim. Ancak komşuluk ilişkilerimizle övünen bir toplum olarak, durumundan 'kira ödenmediği için' haberdar olunması içime sinmiyor. Anne, teyze kadar çevrenin hiç mi suçu yok Bu kadar mı yabancılaştık birbirimize Peki ya 'Zorunlu' eğitime devam etmediğinden, rutin çocukluk aşıları yapılmadığından 'bihaber' olan devlet kurumları ve yetkililer... Çocuk istismarı ve ihlalleri konusunda çalışan Adli Tıp uzmanı Prof. Dr. Halit Dokgöz ile değerlendirdik.ÇOCUĞUN DURUMUNDA HEPİMİZİN PAYI VARTürk toplum yapısını tarif ederken sıklıkla kullanılan bir söz var: 'Çocuk ailenin olduğu kadar toplumundur.' Cem'ın hikâyesine bakınca toplumumuz, komşu kadının kıyafeti, bir ötekinin hangi memleketten göçtüğü ile alakadar olmaktan sanıyorum, yanı başında bir çocuk kaybolduğunu, evden gelen kokuları fark etmemiş. Birbirimize bu denli mi 'yabancıyız' artıkYani kokudan kimse rahatsız olmuyor, kadının hal ve hareketlerinden şüphelenmiyor, 'Çocuğu en son 8 ay önce gördüm' diyen komşu, 'Yahu nerede bu çocuk' demiyor. Evet, toplumsal duyarsızlık ve yabancılaşma söz konusu. Mahalle kültürümüzü kaybettik. 'Komşusu açken tok yatamayan' biz kendi fanuslarımıza çekildik. Buna ister sosyal medya ister modern çağın etkisi de ama durum bu. Elbette komşumuz kapısını çektikten sonra özel hayatına burnumuzu sokmayacağız, ki burada da odağımızın daha çok, 'Ne giydi', 'Kiminle çıktı' gibi 'özel hayatı ihlal' eden konulara kaydığını söyleyebilirim. Ancak birinin evini ya da o kişiyi dikizlemek ile 'farkındalık' arasında incecik bir çizgi var. Komşudan gelen işareti iyi okumak sizi 'dikizci' ya da 'özel hayata müdahale eden biri' yapmaz. Bir şeyden şüphe, rahatsızlık duyuyorsanız beklemeden yetkililere haber vermeli, gerekli kurumları harekete geçirmelisiniz. Çocuğun bu durumunda, sadece anne ve teyzenin değil hepimizin payı var. Daha duyarlı ve gerçekçi olmalı, 'Adam sende'cilikten uzaklaşmalıyız.Haberin DevamıERKEN UYARI SİSTEMİ OLMALI"Gelişmiş ülkelerde toplum ruh sağlığı merkezleri var. Toplumu takip ediyorlar. Eğitim düzenlemek ve medya eli ile farkındalık yaratmanın yanı sıra sosyal hizmetler uzmanları mahalle mahalle gezerek, yüz yüze görüşmeler yapıyor, problemli durumları tespit ediyorlar. Ailenin veya çocuğun neye ihtiyacı varsa; sosyal ya da ekonomik açıdan desteklenmesini sağlıyorlar. 'Çocuğun üstün yararı' bunu gerektiriyor. Bizde de böyle bir 'erken uyarı sistemi' olmalı.Haberin DevamıİHMALLER ZİNCİRİDevlet kurumlarının da 'otomatik' olarak bazı zorunluluklardan kaynaklı harekete geçmesi gerekmez miydiBizler, çocuğun yüksek yararını savunuruz. Ve en temel 3 kural; eğitim, sağlık, barınma hakkıdır. Açıklamaları takip ettiğim kadarı ile çocuk hiç okula gitmemiş ve durum kimsenin dikkatini çekmemiş. 444 'Zorunlu' eğitim var.'Bu çocuk nerede' diye muhtarlıktan, çocuğun e-devlette kayıtlı olduğu okulun idari personeline kadar herkes nerede MEB neden harekete geçirilmedi ya da geçmediAyrıca, bu yaştaki çocukların devlet tarafından 'zorunlu' çocukluk aşıları, taramaları olur. Aile Hekimliği neden çocuğu aramadı, kapısına gidilmedi. Bulamadı diyelim, neden muhtarlığa ya da kolluğa haber verilmedi Tüm bu eksikliklerin gerekli bakanlıklara iletilmesi lazımdı. Devletin resmi kurumlarının bu noktalardaki ihmalleri