Hepimiz nihayet pandeminin bitme noktasına gelmesinden dolayı üç yıldır özlediğimiz, yapamadığımız bayramı doya doya kutlamak istedik. Bizim de bayram trafiğimiz yoğun. İlk günün sabahı ilk gelen misafirlerimiz mahallemize yeni taşınmalarına rağmen çok sevdiğimiz bir komşu çift ve iki çocuğuydu. Ama üzücü haberi verince şaşırdık kaldık. Almanya'ya göç edeceklerdi. İstanbul'da bir lojistik firmasında çalışan hanımefendi, bir başka Türk lojistik firmasının Düsseldorf'taki çalışma ofisinde işe başlamak üzere anlaşmıştı. Düsseldorf çok gittiğim ve sevdiğim Alman şehirlerinden biri. Orada Avrupa'da Gündem programını yaptığım yıllardan edindiğim yakın dostlarım var. Gelgelelim komşularımız 3 odalı bir ev için 3.000 avro kira vermeye razıydılar ama Düsseldorf'ta kiralık ev bulamıyorlardı. Üstelik şehir merkezi de değil. Almanya'daki asgari ücretin iki katı. Yıllarca programıma konuk aldığım Umut Yıldızı Derneğinin kurucusu Kamil Altay'ı aradım, yardımcı olması için. Kamil ilgileneceğini söyledi. Dün de yine ortak dostumuz olan Düsseldorf'ta emlak ve yabancı yatırımcılar için danışmanlık yapan Selver Şengül aradı. O da aynı şeyi söyledi. Yoktu kiralık ev. Zaten Almanya'da uzun yıllardır kiralık ev sıkıntısı çekilmekteydi, bir de üstüne Ukraynalı mülteciler gelmişti. Devletin onlara verdiği yardım sayesinde kalan tüm kiralık evler de Ukraynalılar tarafından tutulmuştu. Almanya'ya 500 bine yakın Ukraynalı sığınmacı gelmişti. Bu sayı daha da artabilirdi ama pimpirik Alman devleti bu durumdan hiç de şikâyetçi görünmüyordu. Çünkü Arap, Türk, Afrikalı göçmenlerle ciddi bir demografik sorun yaşayan Almanya ve Fransa gibi ülkeler için Ukraynalı kadın sığınmacılarla çocukları âdeta kurtarıcı olmuştu. Hepsi de oradan yayın yapan haber sunucularının ifşa ettikleri gibi Hıristiyan'dı, sarışındı ve kendilerindendi. Her yıl yayınladığı demografi raporlarıyla "Almanya'da 2040'ta nüfusun yüzde 40'ı göçmenlerden oluşacak, Alman nüfusta doğurganlık çok az" diye korkutan Alman devleti için Ukraynalılar nüfusu kendi lehlerine dengeleyebilirdi. Böylece Alman istihbaratı tarafından sığınmacılara saldırıp ülkeden kaçırması için görevlendirilen Neo-Nazilere de gerek kalmayabilirdi. Bu yüzden Almanya için Ukrayna'daki savaş bir süre daha gerekli görünmekte. Fakat demografik sorununu çözme konusunda Ukrayna'daki savaşa bel bağlayan tek ülke Almanya değildi. LAVROV'UN SÖZLERİ YAHUDİ GERÇEĞİNİ İFŞA ETTİ Ukrayna'da biliyorsunuz bir Yahudi olan Volodimir Zelenskiy tarafından desteklenen Neo-Nazi Azov Taburları 2014'ten itibaren ülkedeki Rus azınlığı yıldırıp kaçırma saldırıları yapıyor. Sadece o kadar değil. Holokost kurbanlarının mezarlarının taşlarını yıkıp, anıtlarını deviriyorlar. Sinagoglardaki hahamları dövüyorlar ve tam bir terör estiriyorlar. Böyle olunca insan şaşırıyor. Bir Yahudi lider nasıl Nazileri destekler diye. Sonra önceki gün bir şey oldu ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bir İtalyan televizyonuna verdiği demeçte Ukrayna'daki Nazi varlığının inkâr edilemeyeceğini hatırlatarak ''Zelenskiy Yahudi olsa ne olur! Bu gerçek, Ukrayna'daki Nazi unsurlarının varlığını ortadan kaldırmıyor. Hitler'in de Yahudi kanı taşıdığına inanıyorum. En kötü antisemitiklerden bazıları Yahudilerdir'' deyiverdi ve bombayı orta yere bırakıverdi.