Kemal Bey cevap vermiyor, bari dişçi açıklama yapsa

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun geçen akşamki açıklamalarının ardından ortalık bir karıştı sormayın. Soylu "Belediye başkanlarımızın telefonlarını, bizim telefonlarımızı dinliyorlar" diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na malum "Dinleseydik senin Pensilvanya ile yaptığın görüşmeleri dinlerdik. Bir dişçi muayenehanesinde kimlerle buluştuğunu, Pensilvanya ile ne konuştuğunuzu biliyoruz" dedi. Yeni Şafak'ın haberine göre Kemal Kılıçdaroğlu 15 Temmuz darbe girişiminden önce FETÖ mahrem imamlarından; Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil ile bir dişçide buluşmuş. Orada Sayın Bakan'ın dediğine göre Pensilvanya ile 15 Temmuz'un sloganı olan "Yurtta sulh, cihanda sulh" üzerinde görüşmüşler. Soylu, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun karşısındaki kişinin Fetullah Gülen olup olmadığını belirtmiyor. Bu ifşaatı Bakan Soylu meğer önceden 6 defa daha yapmış, dillendirmiş ve cevap alamamış. CHP Genel Başkanı sağıra yatmıyorsa bir açıklama yapmalı. Yoksa millet "Sükût ikrardan gelir" diyecek. Ben de hani olur a Kılıçdaroğlu "İspat et, ben böyle bir görüşme yapmadım" filan diye efelenirse, acaba devletin elinde ne var diye ötesini berisini kurcaladım işin. Aldığım istihbarata göre, devlette dinleme kayıtları yok ama CHP Genel Başkanı'nın 15 Temmuz'dan önce bu dişçi muayenehanesinde Pensilvanya ile yaptığı görüşmeye dair diyaloglu tutanaklar mevcutmuş. Tabii şahitleriyle birlikte. DİŞÇİ BULUNDU O şahidin kimliği dün Sabah Yazarı Mahmut Övür tarafından ima edildi ama ismi yazılmadı. Oda TV Yazı İşleri Müdürü Can Özçelik ise Dişçi'nin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Danışmanı Ali Arif Özzeybek olduğunu yazdı. Haberin başlığı şu: "O görüşmeyi reddetmedi" Ali Arif Özzeybek kendisine yöneltilen "Kılıçdardoğlu sizin kliniğinizde hangi tarihte Pensilvanya ile görüştü" sorusunu "Ben bu konuyla ilgili konuşmak istemiyorum" diye cevaplamıştı. Yani "Yok böyle bir görüşme" dememişti. Haberde bir de Özzeybek ile Kemal Kılıçdaroğlu'nun muayenehanede çekilmiş fotoğrafı vardı ve üstelik bu fotoğraf epey evvel Veryansın TV adlı internet sitesinde yayınlanmıştı. Daha da ilginç olan şu. Kariyer geçmişi çok güçlü, uluslararası çapta eğitim ve çalışma deneyimlerine sahip Ali Arif Özzeybek 1997-2010 yılları arasında Bektaşi Vakfı başkanlığı yapmış. 1998 yılından itibaren Alevi-Bektaşilerin sorunları ve çözüm önerileri ile ilgili çalışmalar yürüttüğü AK Parti internet sitesinde yazılı. Çünkü kendisi aynı zamanda AK Parti MKYK üyesi. Gelelim işin en bomba kısmına: DİŞÇİ, KEMAL KILIÇDAROĞLU'NUN DANIŞMANIYDI 2006-2007 arasında Anavatan Partisi Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüten, Aralık 2010 tarihindeki CHP Kurultayında Parti Meclisi'ne giren Özzeybek, 2011 yılında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun danışmanı olarak göreve başladı. Bu görevi 2018 yılına dek devam etti. Özzeybek bu tarihte CHP üyeliğinden ve CHP Genel Başkan Başdanışmanlığından istifa ederek ayrıldı. Evet, şimdi taşlar yerine oturuyor ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun suskunluğu daha iyi anlaşılıyor. Sonuçta söz konusu kişi tam 8 yıl danışmanlığını ve dişlerinin bakımını yapmış, en özel anlarına tanık olmuş biri. Bu açıklamalar çok su kaldırır. Muhabirlere görev düşüyor. Kemal Kılıçdaroğlu'na bunu sormalılar. O da olmazsa artık "Dişçi"nin açıklama yapmasını beklemek zorundayız. Erdoğan'ın açıklaması; Öcalan'la Demirtaş arasındaki hesaplaşma Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan önceki gün "Edirne'deki, en büyük hesabı İmralı'dakine verecek. Zannediliyor ki her yer şu anda tozpembe. Değil. Onların da kendi içlerinde ayrı bir hesaplaşmaları var. Ve bu hesaplaşmayı da yapacaklar" demişti. Mesele en çok da PKK'nın hamisi olan Alman devletinin resmî yayın organı DW Türkçe'yi huylandırdı. Habere göre Erdoğan bu açıklamayı büyük ihtimalle önüne gelen istihbarat raporlarına dayanarak yaptı. Ama Reuters gibi DW de adının açıklanmasını istemeyen AK Partili "yetkili"nin dediklerini aktardı. "AKP'li yetkili"ye göre Öcalan önümüzdeki günlerde yeni bir mektup kaleme alabilirmiş. Böyle bir ihtimale hâlâ bel bağlayan biri olduğunu sanmıyorum ama burada yapılacak en iyi şey, seyretmek. Şu gerçeği ifade edelim. Yaklaşık 22 yıldır bulunduğu cezaevinde strateji kurma yeteneklerini bir hayli geliştirdiği anlaşılan PKK elebaşı Abdullah Öcalan, benim diyen politika kurdunu cebinden çıkarır. Sürekli "Tavşana kaç tazıya tut" siyasetiyle hareket eder. Geçen 2019 seçimlerinden önce Öcalan'ın mektubunu iteleyenlerin ne büyük zarar verdiğini bilenlerin, aynı suda iki kez yıkanmamak gerektiğini de bileceklerini düşünüyorum. Ama bu açıklamanın PKK ile HDP arasındaki ilişkileri çok da iyi izleyemeyen HDP tabanı açısından çok kafa karıştırıcı olduğunu da söylemeden geçmemeliyiz. Çünkü öteden beri Öcalan ile HDP üst yönetimi ve Selahattin Demirtaş'ın arasındaki iplerin gerildiğine dair dedikoduları biz de alıyorduk. Ama tabii sonuç kimin geri çekilmesiyle elde edilir, orası meçhul. Bilim insanları bizi serseme çevirmeye devam ediyor Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmettin Ünal, karantina süresinin 7 güne indirilmesini bilimsel verilere dayalı olarak anlattı. Meğer genetik koda bakan PCR testi ile elde edilen pozitif sonuç, virüsün mutlaka bulaştırıcı ve hastalık oluşturduğu anlamına gelmezmiş. Çünkü PCR, ölmüş virüs parçalarını gördüğünde bile pozitif sonuç veriyormuş. Buyurun buradan yakın. Peki, ne olacak Antijen testi yapmak gerekiyormuş. Yapalım o vakit. Ama o da çok zormuş, çünkü antijen testi Sağlık Bakanlığı algoritmaları içinde yokmuş. The New England Journal of Medicine'da yayınlanan, yüksek biyolojik güvenlikli ve özel laboratuvar donanımlı bir araştırmanın sonucuna göre; kültür ile virüs üretme süresi, hastane yatışı gerekmeyen hafif vakada 7, ağır vakalarda 12 gün ile sınırlı.