Helalleşme: Affet bizi Roboski, ben de sizi katleden FETÖ'cüleri affedeceğim

Uludere adı geçtiğinde Ahmed Arif'in o unutulmaz şiirini hatırlarım hep. Vurulmuşum, dağların kuytuluk bir boğazında Vakitlerden bir sabah namazında Yatarım Kanlı, upuzun Vurulmuşum Düşüm, gecelerden de kara Bir hayra yoranım çıkmaz Canım alırlar ecelsiz Sığdıramam kitaplara Şifre buyurmuş bir paşa Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız Böyle devam eder gider bu şahane ve insanı kalbinden vuran şiir. Tam 30 yıl yasaklı kalır. Ortaya çıkış hikâyesi de yine Uludere gibi bir katliamdır. Hem de yargısız, sorgusuz. 79 yıl önce, CHP iktidarı yıllarında; 1943 yılının Temmuz ayında Van'ın Özalp ilçesinde 33 insan, 3. Ordu Komutanı Orgeneral Mustafa Muğlalı'nın emriyle kurşuna dizildi. Cumhuriyet tarihinde yapılan yargısız infazların en büyüklerinden biriydi bu. O "sır" yıllarca saklı kaldı. Ortaya çıkmasını ve Muğlalı'nın yargılanmasını sağlayan ise 1950'de iktidara gelen Demokrat Parti'ydi. Bu katliamın büyük acısı daha sonra kelimelerin büyük ustası, Şair Ahmed Arif'in "OTUZÜÇ KURŞUN" adlı uzun şiirinde dizelere döküldü. O şiir yıllarca elden ele dolaştı dilden dile yayıldı. Müzisyen Şarkıcı Fikret Kızılok TRT'nin 1969'da açtığı müzik yarışmasına o şiirden yukarıda birkaç dizesini paylaştığım VURULMUŞUM adlı bölümünü besteleyerek katıldı ve birincilik ödülünü aldı. Ama sonra şarkı 12 Mart 1971 darbesi sırasında şiirin bir paşanın emriyle katledilen 33 insanı anlattığını öğrenen paşalar tarafından yasaklandı. Ödül de iptal edildi. MUĞLALI KATLİAMININ ARDINDAN ULUDERE KATLİAMI O gece olanları 29 Aralık sabahı öğrendik. Erken saatlerde. 2011 yılıydı. 28 Aralık gecesi Türk Hava Kuvvetlerine bağlı F-16 uçakları Şırnak'ın Uludere ilçesi yakınlarında 17'si çocuk 34 Kürt vatandaşı bombalayarak öldürmüştü. Resmî açıklamaları beklerken gelen ilk bilgilere göre PKK'nın mazot ve sigara kaçakçılığı için kullandığı yol üzerinden geçen sivil vatandaşlardı bombalananlar. Açıklamalara göre PKK'lı oldukları sanılmıştı. Çözüm sürecinin en civcivli günlerinde yaşanmıştı bu olay. Ülkede PKK'nın silah bırakacağına dair yaygın bir inanç oluşmuş, toplum barışmaya hazır hâlde bekliyordu. Abdullah Öcalan'ın Kandil'e silah bırakın çağrılarının yerine getirilmesi beklenirken, bu olay bir çuval inciri berbat etmişti. Sonra öğreneceğimiz üzere ABD ve Batı, çözüm sürecini ve PKK'nın silah bırakmasını istemiyordu. Bu katliamın ardında kimin olduğu 15 Temmuz darbe girişimine giden süreçte ve sonrasında ortaya çıktı. İLK İSTİHBARAT; SINIRDAN PKK'LILAR GEÇECEK O gece alınan istihbarata göre PKK'lılar sınırdan geçecekti ve Ankara'ya topçu ateşi talebi gönderildi. Uludere ile ilgili istihbaratın alındığı gün gelen topçu ateşi talebini "Bu yeterli olmaz havadan bombalanmalıdır" diyerek Genelkurmay Başkanlığını ikna eden isim Korgeneral Bahadır Köse'ydi. KORGENERAL BAHADIR KÖSE 15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturma sonucunda tutuklandı ve müebbet hapis cezası aldı. Uludere bombalaması üzerinde AK Parti iktidarının ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ne Kürt düşmanı olduğu kaldı, ne de Kürt sivilleri katleden diktatörlüğü Dünya medyası sevinçten dans ediyordu âdeta. Kısacası her şey son derece "iyi" planlanmış, bir taşla pek çok kuş vurulmuştu. Hem ABD'nin çözüm sürecini bitirmek için yaptığı hamle hedefine ulaşmış ve PKK artık "silah bırakmama" noktasına gelmişti, hem de Cemaat'in istediklerini yapmayan AK Parti iktidarının ve Erdoğan'ın yıpratılması, Kürt halkı nezdinde itibarının azaltılması için ciddi bir adım atılmıştı. ULUDERE KATLİAMINININ BİR FETÖ KUMPASI OLDUĞU