Aleviler üzerinden kaos hevesleri kursaklarında kaldı

Şurası artık kesin. HDP'lilerin vitrininde olduğu PKK ve tabii ki FETÖ, tüm sinsiliğiyle CHP, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, vatandaşlarını "Sünni ve Türk" olarak kodlayıp diğer tüm etnisiteleri (Kürt, Çerkes, Abaza, Gürcü, Laz, Boşnak, Roman vd.), mezhepleri, inanç gruplarını yok sayan o eski ve köhne anlayışına geri dönmesini istiyorlar. Yeniden 1970-80-90'lı yıllara; faili meçhul cinayetlerin arka arkaya işlendiği, cesetlerin yol kenarlarında bulunduğu, beyaz Röno Torosların sokaklarda cirit attığı, Aleviler üzerinden yürütülen provokasyonlarla o korkunç Madımak, Maraş, Gazi felaketlerinin yaşandığı yılları özlüyorlar. Çünkü o eski ceberrut devletin gladyosunun baskı politikalarından, katliamlarından, komplolarından besleniyorlardı, şimdi o imkân ellerinden alındı. Gözlerini kan bürüdüğü için Kobani'yle 52 kişinin kanına girdiler. Hendek kalkışması ile yüzlerce şehit verdik. Beş binden fazlasını da o hendeklere gömdü vatan evlatları. Ama o eski devlet yok artık. Hem de çoktandır. Benim yarı yaşımdakiler bile, bundan 20-25 yıl evvel "Kürt'üm Kürtçe şarkı söylemek istiyorum, Çerkes'im çocuğuma Çerkes adı takmak istiyorum, Alevi'yim cemevim olsun istiyorum" demek için mangal gibi yürek gerektiğini, diyenlere ne büyük bedeller ödetildiğini çok iyi biliyorlar. Ama devlet 15 yıl önce başlattığı açılımlarda etnisite meselesini çoktan halletti, geriye bitmek üzere olan PKK terörü kaldı. Alevi ve inanç grupları açılımlarında da harekete geçti ama biraz tavsadı. Gerçi zaman zaman hızlandı önemli adımlar atıldı, TRT'de muharrem ayı ile ilgili programlar yapılmaya başlandı, cemevlerinin açılması için tüm imkânlar seferber edildi ama bu süreçte eksik kalan yanlar şüphesiz oldu. Son aylarda sessiz sedasız bu eksiklikleri gidermek için çok güzel hareketler yapılıyor ve bu medyaya konu bile olmuyor. Ama çalışmalar muhatabı olanların dilinde, kulaktan kulağa yayılıyor. Yukarıda da sıraladım. Başta HDP, PKK ve FETÖ, ardından CHP, İyi Parti ve Altılı Masa'nın sair bileşenleri bu gelişmelerden rahatsız. Bu "rahatsızlıkları"nın yansımasını geçen hafta gördük ve yaşadık. Muharrem Orucu'nun başladığı ilk gün AOK adlı bir alçak provokatör bir gecede beş cemevine birden saldırı düzenledi. İki cemevinde güvenlik görevlileri tarafından uzaklaştırılan şahıs, Kızılay'daki Türkmen Alevi Bektaşi Vakfı Cemevinde bir kadını bıçakla yaraladı, Mamak Şirintepe'deki Şah-ı Merdan Cemevine ibadet sırasında girerek vatandaşlara sandalye fırlattı, Mamak Tuzluçayır'da da bir cemevine maddi hasar verdi. Ve ardından HDP derhâl hazırda tuttuğu bildirisini yayınlayarak hükûmeti "Alevi düşmanı" ilan etti. Ne ilginç değil mi, hiç sektirmiyorlar. Yani şerefsizlerin en bildik provokasyonu. Devleti, AK Parti ve Cumhur İttifakı'nı "Alevi karşıtı" göstermenin klişe yöntemi. Eski Türkiye klasiği provokasyonlarla ülkenin vatandaşlarını birbirine kırdırma girişimleri. Ama artık öyle bir devlet var ki bu ülkede, failler anında yakalanıyor. Şimdi öttürüyorlar provokatörü. Eminim en kısa zamanda çıkar hangi örgütün tasmalı köpeği olduğu. Bu saldırının dediğim gibi bu döneme gelmesi anlamlı. Çünkü öyle adımlar atılıyor ki hakikaten terör grupları ile muhalif odaklar ciddi şekilde rahatsız oldular. Neler mi onlar Aydınlık gazetesi çok güzel toparlamış ben de oradan alıntılayarak yazayım. 1-Provokasyon, İçişleri Bakanlığının 81 ile gönderdiği Hacı Bektaş Veli'yi anma ve Muharrem Ayı genelgesiyle "Muharrem Orucu açma lokmalarına ortak olma" davetleri düzenlemek istemesinin hemen ardından ve Muharrem Orucu'nun ilk gününde oldu. Nitekim bu satırları yazdığım sırada İstanbul Valisi'nin 7 Ağustos günü için "Yas-ı matem oruç açma lokmasını paylaşmak üzere" gönderdiği davetiyesini aldım. 2-Cumhurbaşkanlığı haziran ayında 300 Alevi dedesini Kerbela'ya götüreceğini duyurdu. 3-İçişleri Bakanlığının Alevi gençlerine yönelik doğa kampı organizasyonu. 4-Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın Tunceli Cemevini ziyareti ve birlik mesajı vermesi. 5-İçişleri Bakanlığının yurt genelindeki 1.585 Alevi kurumu ve cemevinin tadilat ve yenileme taleplerini karşılaması. HDP tüm bu kucaklaşma, bir ve beraber olma çabalarına