Haydi sandığa

Merhum Özal, "21. Asır Türk asrı olacaktır!" diye boşuna demedi. Küllerinden, yeniden doğan devletimizin üzerinden, henüz, bir asır geçti. Ama nasıl geçtiğini gelin bize sorun!Tarih boyu güçlü ve amir konumdaki bir milletin, güç ve kudretten yoksun, edilgen halini, varın siz düşünün! Bir asır boyunca, otuz iki dişini sıkarak, her türlü horlanmaya ve itilmeye sabrederek bu günlere geldik.Geldiğimiz gün itibarıyla, devlet ve milletimiz açısından, tarihin dönüm noktasını yaşamaktayız.Yarınki seçim, bu bakımdan çok önemlidir. Zira iki şeyden birine karar vereceğiz; böylece ya kendimiz olacağız ve meydan yerinde dikileceğiz ya da başkalarının dümen suyunda eriyip gideceğiz.Yarınki seçimde kullanacağımız oylarla, Türklüğün ve Müslümanlığın önümüzdeki yüzyılını belirleyeceğiz.Var oluşunu, yeniden yükselerek sürdürme fırsatı önümüze geldi. Bu fırsatı kaçırmamalıyız, zira düşmanın bin bir çeşidi, bizi paramparça etmek için aportta beklemektedir.Haberin DevamıTürkiye'mizin dört bir tarafındaki kuşatılmışlığımıza ve yangın yerlerine bakın; güçlü olup düşmanın gözlerinin içine bakarak, "İşte peşrev işte meydan!" demekten başka çaremiz yoktur.Bize dost ve müttefik gözüken ülkeler, kurtuluştan sonraki yeniden kuruluşta ilk düğmeyi bize yanlış iliklettirdiler. Sonraki tüm iliklemelerimiz, ister istemez hep yanlış oldu."Biz, lazım olanı size veririz, sizin ayrıca bir şey üretmenize gerek yok' dediler; dedikleri gibi yaptık. En lazım oldukları anda yalnız bırakmaları yetmezmiş gibi, karşımıza dikilip bir de ambargo uyguladılar.Kötü dost, insanı mal sahibi yapar kabilinden, milli savunma sanayiimizi kurup geliştirdik. Ürettiklerimiz karşısında, düşmanların gözleri fal taşı gibi açıldı. Yaptıklarımız karşısında şoktalar.Ne yapıp edip önümüzü kesmek istiyorlar.Dur durak bilmeyen,