Kalemimle sana 'yeni' bir ses verebilseydim eğer

Romanların içindeki seslere hiç dikkat etmiş miydiniz Her roman o romana ait bir bestenin notalarından oluşur aslında. Bazı besteler üç aşağı beş yukarı birbirine benzer. Hani bazı şarkıcılar vardır, her yeni şarkısında bir önceki şarkının müziğini duyar gibi olursunuz. Aynı şekilde bazı romancıların kitaplarında da bir önceki kitabının sesini sezersiniz. Kimi okur için iyidir bu; hatta denir ki "Yazarını bilmesem bile bu satırları okuduğumda ona ait olduğunu söyleyebilirim." Bu durum bazı yazarları rahatsız etmez. Farklı konularda art arda çıkardığı kitaplarda, karakterler değişse de sesleri aynı kalır. Bu süreklilik hâli bir tür imza gibidir. Ama bazı yazarlar için 'kendini tekrar"ın alamet-i farikasıdır; yazar bundan rahatsız olur, yeni seslerin peşine düşer. Oya Baydar'ın Can Yayınları'ndan çıkan son romanı "Yazarlarevi Cinayeti"nin kahramanı olan Yazar da bu zorlu yolun yolcularından.Yazar, çok satan kitaplara imza atmış, kitapları çok sayıda yabancı dile çevrilmiş, edebiyatla ilgilenen herkesin yakından tanıdığı biri. Okuru onu hiçbir kitabında yalnız bırakmasa da, günün birinde romanlarındaki ses biteviye gelmeye başlıyor kendisine. Yeni bir ses bulma arayışına giriyor. Eşi, kızı Ceren ve oğlu Cem'den oluşan ailesini geride bırakıp Ada'daki evinde yalnız yaşamaya başlıyor. Çevresindeki edebiyat tutkunu gençlerle çalıştığı evini yazarlarevine dönüştürüyor. Yerli yabancı birçok yazarı burada ağırlamaya başlıyor. Ailesini bırakmanın getirdiği yalnızlığın özgürlüğü de, dünyanın dört bir yanından gelen yazarların kalabalıklığı da çare olmuyor arayışına. Sonunda 12 Eylül döneminde aynı hapishanede birlikte yattığı matbaacı arkadaşı Ape Sadu'dan kendisine Kürtçe deyişleri, efsaneleri, bu dilin şiirini, sazını, sözünü dengbej geleneğini öğreneceği birini bulması için yardım istiyor. Aranan kişi kendi yazdığı romanları satan genç yazar Ali'nin yardımıyla bulunuyor: Kadın dengbej Bewran.Giz perdesiBewran ile birlikte çalışmaya başlıyor Yazar. Bewran kendi dilinin müziğiyle kutsallarını, efsanelerini, mesellerini, acılarını söylüyor Yazar'a. Yazar bu bestenin notalarını kâğıda dökerek bulduğu yeni sesle başyapıtını yazmaya koyuluyor. Derken bir sabah Yazar'ın Ada'daki Masa Tepesi'nden yuvarlanıp kayalıklara çarparak öldüğü haberi geliyor. Kaza mı, intihar mı, cinayet mi Yazar'ın kızı avukat Ceren, babasının ölümünden birkaç ay sonra Yazarlarevi'ni ne yapacağına karar vermek için Ada'ya geliyor. Ada'lılarla yaptığı konuşmalardaki gizem, onu babasının ölümünü yazdıklarının izini sürerek araştırmaya itiyor.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6742781;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6742781;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarfiliz-aygunduzkalemimle-sana-yeni-bir-ses-verebilseydim-eger-6742781' });Oya Baydar, tüm bu süreci,