'Acılar duyarlılık adına yansıtılmaz'

Sosyal medyada duyarlılığı göstermek adına sürekli acıların yansıtılmasını doğru bulmadığını söyleyen Psikiyatr Dr. Alper Hasanoğlu, "Acı çeken biri 3 dakika uğraşıp 'post'lar hazırlayarak paylaşmaz" diyorPsikiyatr Dr. Alper Hasanoğlu ile yaptığımız söyleşinin ikinci bölümünde çocukları konuştuk. Onlara psikolojik yardımın nasıl yapılacağını, yakınlarının ölüm haberinin nasıl verileceğini. Depremin ilk gününden itibaren, deprem haberlerini izledikçe suçluluk duyan insanların psikolojisini anlatan Hasanoğlu, sosyal medyada yapılan paylaşımlara dikkat çekerek, dakikalarca uğraşılıp hazırlanan altına hüzünlü müzikler konulan "acı" videolarını doğru bulmadığını söyledi.En önemli konu çocuklar. Onlara bu süreci nasıl izah edebiliriz Nasıl yardım ederizÇocukların oyun, resim gibi olanaklarla kafalarını dağıtmalıyız. Duygularını dışa vurarak ifade etmelerini sağlamak gerekir. 6 yaşındaki bir çocuğa, "Eviniz yıkıldı, sen ne hissettin" gibi sorular sormak yerine onlarla oyun oynayarak, resim yaparak o duygularını dışarı vurmalarını sağlamak en doğru yaklaşım olacaktır. Çocuklara oyun oynayabilecekleri, yaşıtlarıyla kaynaşabilecekleri bir alan açmak gerekiyor. Annesi ölmüş olan bir çocuğa nasıl bir terapi yapacaksın ki Yalnızca onu dinleyerek şefkat gösterecek yakınlarından birilerinin devreye girmesi çocuğun yanında olması gerekir.Annesi ve babası ölen çocuğa bu haber en doğru şekilde nasıl verilebilirBunu yakın bir akrabası söylemeli. Amca, yenge veya komşu teyze, ona yakın olan biri. İlle de bir terapist eşliğinde olması gerekmiyor.Deprem bölgesinde olmayan kişiler, yaşamsal faaliyetlerine devam etmekten utandığını sıkça dile getiriyor. Yemek yemek, sıcak yatakta uyumak gibi. Hayatta kalanın suçluluk duygusu diye bir kavramdan söz ediliyor.Hayatta kalanın suçluluk duygusu filan yok. Bu neyin suçluluk duygusu, biliyor musun daha derinde Gerçekten suçlu hissedenler için söylüyorum bu durumu, hiçbirimiz 1999 depreminden sonra hiçbir önlem almadık. Gerek devlet, gerek vatandaşlar. Hangimiz oturduğumuz evin depremle ilgili durumunu biliyoruz veya araştırdık. Suçluluk duygularının tamamı yapılması gerekenleri yapmamış olmamız ve başımıza yine bunun gelmiş olduğun gördükten sonra yapmamış olduğumuz şeylerin yüzümüze çarpmasının yarattığı suçluluk duygusu. Biz bunu o sözünü ettiğin suçluluk duygularına projekte ediyoruz.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6906163;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6906163;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarfiliz-aygunduzacilar-duyarlilik-adina-yansitilmaz-6906163' });Özellikle vurgulamak istediğiniz bir konu var mıBu "acı pornosu" durumundan vazgeçilmesi gerekiyor. Sosyal medyada sürekli dönen acıların yansıtılmasını, ben ne kadar duyarlıyım adına, doğru bulmuyorum. Bu acı pornosu. Bu kadar acı çeken biri üç dakika uğraşıp postlar hazırlayarak paylaşamaz. Öyle postlar hazırlayıp paylaşıyorsan orada öyle bir acı yoktur, yalandır o. Gerçekten yardım edemediği için, sanalını paylaşıp kendi vicdanını rahatlatıyor. Ve yapmayanlara da ağır suçlamalarda bulunuyorlar. Çünkü aslında kendilerinin bir şey yapmadıklarını farkındalar. Sen nasıl benimle aynı şeyi paylaşmazsın diye yerden yere vuruyorlar kimi insanları ve kurumları. Nereden biliyoruz arka planda destek olup yardım göndermediğini. Yardımlarını paylaşmayanları açık hedef haline getiriyorlar. Nereden bilebilir yardım yapıp yapmadığını. Tercihi belki sessizce yardımını yapmaktan yana.Bundan sonra ne olacakNe 1999 depreminden ders çıkarıldı ne yaşanan pandemi salgınından, hiçbirinden çıkarmadık. 2023 depreminden de ders çıkaracağımızı zannetmiyorum. Kaldığımız yerden yine devam edeceğiz. Reklam ajansları bir hafta içerisinde tekrar çekmeye başlarlar. Biz de sigaranın kanser yaptığını biliyoruz ama sigara içmeye devam ediyoruz. Neden çünkü çok uzak bir ihtimalle bizi öldürecek diye düşünüyoruz. Hatta bir de "80 yaşında bizim köyde bir amca vardı. İki paket sigara içerdi ama ölmedi" gibi örneklere sığınıyoruz. Sigara içmese belki 95 yaşına kadar yaşayacaktı. "Bu benim başıma gelmez" anlayışıyla ilerlediğimiz için erteliyoruz. Biz öleceğini bilen, öleceğine inanmayan canlılarız. Bu konuda da evet deprem var ama bizim başımıza gelmez diye devam edeceğiz.Umutsuzsunuz yani Bu umutsuzluk değil gerçekçilik.Psikiyatr Dr. Alper Hasanoğlu'na göre, hayatta kalanların yaşadığı suçluluk duygusunun nedeni "daha derinde." Ne yapmalı Önce güven duygusu...Deprem bölgesindeki halk doğal olarak kaygı, stres, depresyon yaşıyor. Bu durumda bir şey yapmak gerekmez miBölgede bulunan insanların çoğu panik içinde. Orada bulunan kişilere kaygısı azalsın diye meditasyon mu yaptıralım.