Üçüncü deva - Hastalar Risalesi'ni Anlamaya Doğru - 3

"Ey tahammülsüz hasta! İnsan bu dünyaya keyif sürmek ve lezzet almak için gelmediğine, mütemadiyen gelenlerin gitmesi ve gençlerin ihtiyarlaşması ve mütemadiyen zeval ve firakte yuvarlanması şahittir."Canlıların en mükemmeli olarak, mucize bir organizasyonla anatomik yapı ve fizyolojik faaliyetlerin İlâhî programla dizanyn edilmesi sonucu yaratılmış ve sermaye olarak takdir edilen bir ömürle de, imtihan olacağı dünya meydanına gönderilmiştir. Geçici bir süre için bulundurulacağı misafirhanede, konforlu bir hayat, oyun ve eğlence ile oyalanarak sermayesini tüketmeden, kârlı bir ticaretle yaradılışına uygun hayat programını yaşamak durumundadır. Bu yaşam tarzıyla, imtihanın kazanılması hedefinden uzaklaşılmaması, esas alınmalıdır. İnsanın yaşadığı sürede, geçmişin üzüntüleri, geleceğin stresleriyle ve daha farklı etkenlerden kaynaklanan hastalıklarla karşılaşması neredeyse kaçınılmazdır. İnsan, hastalık ve musibetlere karşı zayıf, sabırsız ve aceleci olduğundan, direnme gücü gittikçe azalmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, üzüntü ve sıkıntılar hayat kalitesine olumsuz etki eder. Hastalık ve musibetlerin insana verdiği sıkıntılar, nefis ve şeytanın kaydırmasıyla, gaflet karanlığında daldığı derin uykusundan uyarıp, uyandıran sarsıntılardır. Bu uyarıcılarla acizliği ve ihtiyaçları hatırlatılarak, asıl vazifesi olan ubudiyet dairesine yönlendirilir. Üstad Bediüzzaman'ın (r.a.) harika tespitleriyle; "Zaten musibetler, dergâh-ı İlâhî'ye sevk etmek için birer kader kamçısıdır." Dünya hayatının bitmeyen derin hayalleriyle, ölümü unutan insana, ölümün öncü ve habercileri olan hastalıklar, aldatmaz nasihatçi, doğru yolun aydınlığına çıkaran, sert disiplinli rehberlerdir. Hz. Ali (k.v.), "Tûl-i emel, ahireti unutturur" buyurarak, insanın kendini ölümsüz zannederek, hayâl alemine dalmasıyla asıl hedefinden sapmasını önlemek için, hastalık ve musibetlere uyarıcı rol verilmiştir. Hastalık ve musibetler, insanı sarsıntıyla uyandırırken, ölümün her an gündemde ve çok yakında olduğunu, adeta ahiret alemine pencereden baktırır. Kâinatın küçük bir modeli şeklinde çok değer verilerek yaratılan bedeninin, ayrı ayrı her hücresi mikroskobik bir kâinattır. İç içe dürülmüş kainatların varlığı, en büyük mucizeye işaret eder. Sırlarla dolu insan organizmasının