Tıbbın gelişmesinde İbn-i Nefis gerçeği -4

İbn-i Nefis, tıb ilminde sembolleşen zirvedeki bir hekimdir. Onun örnek alınması gereken hayat hikayesinden kareleri ibretle izlememiz, değerini anlamamıza yardımcı olacaktır.

"Talebelerinden olan hekim Sedid el Dimyatî anlatıyor: Bir gece İbn-i Nefis ile kadı Cemaleddin bin Vasıl bir araya geldiklerinde, ben de orada bulunuyordum. Yatsı namazından sonra ilim sohbeti başladı ve ilimden ilime değişik mevzulara geçildi. Üstad Alaeddin İbn-i Nefis, her durumda gayet sakin cevaplar veriyordu. Kadı Cemaleddin ise öfkeli, yüksek ses tonuyla, gözleri kızarmış ve boyun damarları kalınlaşmış bir halde, sabaha kadar sohbetleri devam etti. Ayrılacakları zaman kadı Cemaleddin dedi ki, "Ya üstad Alaeddin, bizde mesel, nükte ve kaideler bilinir, lakin sende ilimlerin hazineleri bulunmaktadır."

İbn-i Nefis, "Takvası ve ibadetlere düşkünlüğü ile bilinirdi. Vefat edeceği günlerde hastalığı ve ağrıları artınca, arkadaşlarından birisi kendisine, bu ağrıların dinmesi için bir miktar şarap içmesini teklif edince, çok üzülerek şöyle cevap vermişti: "Karnımda şarap varken, Rabbime kavuşmaktan haya ederim."

Eserlerini kaleme aldığı sırada onu görenler, bir ilim deryası olduğunu telif yaparken, hiçbir esere başvurmadan yazdığını anlatırlar. Öğrencileri, uçları açılmış kalemler ve yazıya hazır hale getirilmiş kağıtlar getirip, yanına bırakırlardı. İbn-i Nefis gelir, hemen vakit kaybetmeden ve hiçbir esere başvurmadan daha önceleri elde ettiği bilgileri kendi kanaatleri ile birlikte yoğurarak, yüzünü duvara çevirir, hızlıca yazıp telife çalışır, ucu biten kalemin ucunu açmak için vakit kaybetmek istemediğinden, hemen bir başka hazır kalem alıp yazmaya devam eder ve çok hızlı bir şekilde eserlerini hazırlardı. Vardığı bilimsel sonuçlar hakkında "Vallahi ilmi araştırmalarım sonucunda, doğruluğundan emin olduğum bilgilerin, benim ölümümden bin yıl geçse dahi okunmayacağını bilsem, ben onları yazmazdım." Diyebilecek kadar sağlıklı özgüvene sahiptir. Hatta bir gün onun Kahire'de banyo yaparken, nabız ile ilgili bazı hususları hatırlamış, hızla yerinden fırlayarak soyunma odalarının bulunduğu kısma koşmuş, eline kağıt-kalem alıp, nabız hakkında bir risale yazmaya başlamış ve risaleyi bitirip, geriye sıcak kısma dönüp yıkanmaya devam etmişti." (1)