Kur'an sofrasından tefekkür meyveleri -1

İnsanlık alemini dünya ve ahiret saadetine ulaştıracak ilahî mesajları en mükemmel şekilde ihtiva eden Kur'an-ı Azimüşşân, hayat rehberi olduğu gibi, sağlığı koruma prensiplerini ve şifanın kaynaklarını da, en güzel şekilde tanıtmıştır.

Cenab-ı Hak (cc.), yeryüzünü rızka muhtaç kullarına geniş ve zengin bir nimet sofrası olarak hazırlamış, aynı zamanda deva ve şifa hazinesi olarak da, büyük bir eczahane mizan ve intizamında tanzim etmiştir. Bu düzenlemede, başta insan olmak üzere bütün canlı varlıkların ihtiyacını bilen Rezzak-ı Kerim'in (cc.) cömertliğini hayranlıkla gözlemleyebiliyoruz. Görünen ve görülemeyen bütün bu faaliyetlerin gerçekleştirildiği yeryüzü bahçesi, adeta bir biyo-kimya laboratuvarının hassas çalışmalarıyla, aralıksız olarak, karşılığı şükür olmak üzere çalıştırılmaktadır.

Kainatın nurlu bir kataloğu olan Kur'an-ı Kerim'de, insan hayatıyla ilgili ihtiyaç ve gıdalardan bazı örnekler verilmiş, bunların asıllarının ebedî hayatın cennet bahçelerinde görülüp, tadılacağı müjdelenmiştir. Kur'an-ı Kerim'de belirtilen bu nimetlerin değerini zikredildikleri ayetlerden, tefsirler aracılığıyla anlamaya çalışacağız. Bu ayetlerden de, insanın hizmetine sunulan varlık ve imkanlarla, kainat ağacının meyvesi olarak yaratılan insana, verilen değeri anlama huzurunu yaşarken, ne kadar az şükrettiğimizin hüznünü de yaşayacağız.

Nahl Suresi, ayet: 68-69 "Ve Rabbin nahl'e (bal arısına) vahyetti (ilhâm etti) ki: "Dağlardan, ağaçlardan ve (insanların) kurmakta oldukları çardaklardan evler edin!" "Sonra her çeşit meyvelerden ye de (bal yapmak için) Rabbinin (sana) kolaylaştırdığı (ve ilhâm ettiği sanatın yayılım) yollarına gir. Onların (o arıların) karınlarından, renkleri muhtelif bir içecek çıkar ki, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz ki bunda, düşünecek bir topluluk için kesin bir delil vardır." Muhammed Suresi, ayet: 15 "... Ve safi baldan ırmaklar vardır. Onlar için orada meyvelerin her çeşidi ve Rablerinden bir mağfiret vardır."

Bediüzzaman Hazretleri bu ayeti izah ederken: "Evet, balarısı fıtratça (yaradılışça) ve vazifece öyle bir mucize-i kudrettir (Allah'ın kudretinin bir mucizesidir) ki, koca Sure-i Nahl onun ismiyle tesmiye edilmiş (isimlendirilmiş). Çünkü o küçücük bal makinesinin zerrecik başında, onun ehemmiyetli vazifesinin mükemmel programını yazmak ve küçücük karnında taamların (yiyeceklerin) en tatlısını koymak ve pişirmek ve süngücüğünde zihayat a'zaları (canlı uzuvları) tahrib etmek ve öldürmek hasiyetinde (özelliğinde) bulunan zehiri, o uzuvcuğuna ve cismine zarar vermeden yerleştirmek nihayet dikkat ve ilim ile ve gayet hikmet ve irade ile ve tam bir intizam ve muvazene (denge) ile olduğundan, şuursuz, intizamsız ve mizansız (ölçüsüz) olan tabiat ve tesadüf gibi şeyler elbette müdahale edemezler ve karışamazlar." (1) buyurmaktadır.