Sovyet Alanya

Alanya, Sovyet halklarından birini tanımlayan "Rus" ile 1960'lı yıllarda tanışmış. Yok, turist olarak değil; "Rus Ali" bir şoförmüş! Kullandığı cip Rus malı olduğu için böyle anılmaktaymış Bir sonraki tanışıklık için 1995 yılı bekleniyor. 1991 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dağılıyor. Onun yerine kurulan Bağımsız Devletler Topuluğu diye adlandırılan uyduruk, serbest piyasacı oluşum geçim derdine düşen halkı bireysel önlemler almaya itiyor. 1917 Ekim devriminde olduğu gibi, ülkelerinden ilk çıkanlar soluğu İstanbul'da alıyor. Ama 1917'den farklı olarak, İstanbullunun "yüreğini hoplatan" değil, "bohçasını sırtlamış" Sovyet kadınları şehire geliyor. İstiklal Caddesi'ne değil ama Laleli'ye bavul ticaretine... Uyanık turizm tur operatörleri Adriyatik kıyısından başka tatil beldesi bilmeyen Sovyet insanına, Antalya Kemer ve Alanya'yı bir alternatif dinlence noktası olarak sunuyor. Alanya ilk konuğunu Ural dağlarının batısındaki özerk Komi Cumhuriyeti'nin başkenti Ukhta'dan alıyor. Bir Alanya turizm operatörü olan MEDİSER, 1995 yılında Gazprom'un çalışanlarına Hotel Banana'nın deniz kıyısındaki bölümünü üç yıllığına kapatıyor. Alanya, 2022 itibarıyla henüz Rus gazıyla tanışmamış olsa da Gazprom'u ilk bilen oluyor! Kuzey ülke vatandaşının geldiği yerdeki eksi 60 dereceyle, Alanya'nın artı 60 derecesi arasındaki fark onlar için şok tedavisi yerine geçiyor! Sonrası malum; başlangıçta tedirginlikle karşılanan Rus konuklar sonradan otelcinin baş tacı oluyor. Geleneksel Alman konuğun, havuz kenarını kapmak için geceden koyduğu havluyu Rus'un fırlatıp atmasıyla ilk gerginlik başlıyor. Otel yöneticisi aynı bugünün Türkiye'sinin siyasi rejimi gibi, ne Batı Avrupalıyı üzmek ne de Rus'tan vaz geçmemek adına orta yolculuk yapıyor. 2010'lardan sonra profil değişiyor. Doğal varlıklarına dayalı bir gelişme modelinin zenginleştirdiği Rus yeni sınıfı, betona dayalı bir gelişme modeli dayatılan(!) Türk insanıyla emlak üstünden ilişki kuruyor. Ruslar, verimli tarım arazilerinin mahvedilmesi pahasına bir kez daha Alanya'nın vazgeçilmezi oluyor. Şimdilerde ise çok farklı bir akın var. Ülkelerindeki demokrasi yoksunu, ne yapacağı kestirilemez baskıcı bir yönetimden kaçarak kendilerini daha özgür hissettikleri Türkiye'ye geliyorlar. Eski Sovyet'in Ukraynalı'sı savaştan kaçarken, Rus olanı ise askerlikten kaçıyor. Benzer sorunları yaşayan Türkiye insanı, müthiş bir paradoks olarak gördüğü bu durumun göçmenlerce aynı ölçekte değerlendirilmediğini anlıyor. Alanya'nın yeni yüzü, çok