Saatin tiktakları, zamanın taktikleri

"Gerçekleştirdiğimiz başarılı suikast eylemi neticesinde Bahoz Erdal ve yanındakilerin eylem sonucu hayatlarını kaybettikleri kesinleşmiştir. Bu gelişmeyi Suriye ve Türkiye halklarının şehitlerine armağan ederiz. Yaşasın Özgür ve Demokratik Suriye. Şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza şifa ve tutsaklarımıza özgürlük diliyoruz." Yukarıdaki paragraf, 8 Temmuz 2016 tarihinde saat tam 20:25'te, bulunduğu araca düzenlenen bombalı saldırıyla öldürüldüğü iddia edilen terör örgütü PKK'nın üst düzey yöneticilerinden Bahoz Erdal kod adlı Fehman Hüseyin'e yönelik suikast eyleminin ardından yapılan bir açıklamadan alıntı. Açıklama, o güne dek ismini hiç duymadığımız Tel Hamis Tugayları adlı bir yapılanmaya aitti. Dolayısıyla eylem bu yapılanma tarafından üstlenilmişti. Ancak ne örgüt tanıdıktı; ne de açıklamada kullanılan jargon, örgütlerin kullandığı jargonla benzeşiyordu. Yine de nihayetinde öldürüldüğü belirtilen şahıs, Türkiye'nin, kellesini istediği önemli bir terör örgütü yöneticisiydi. "Yapanın eline sağlık" denildi ve geçildi. Her ne kadar Fehman Hüseyin'in yaşadığı sonradan anlaşılsa da altı yıldır hiç sesi çıkmıyor. Yıllardır ortada yok. Yani örgütteki konumu açısından öldüğü söylenebilir. Kelimenin sadece literal anlamıyla yaşıyor. Yarım kalan iş bir ün tamamlanır deyip bu faslı geçelim. Bugün, zaman makinesine binmişçesine tam altı yıl öncesine gidip bu olayı hatırlamak ve hatırlatmak önem taşıyor. Zira bu operasyonu; Milli İstihbarat Teşkilatı'nın, son dönemlerde niceliği (nitelikte zaten sıkıntı yok) hissedilir biçimde artan Kuzey Irak ve Suriye'deki suikast operasyonlarının atası kabul etmek yanlış olmaz. Her prototip gibi eksikleri olan, istenen neticenin alınamadığı bir operasyondu. Ama nihayetinde büyük bir eşiğin aşılmasıydı. Türkiye, o güne değin, bu tür operasyonları -1996'da Öcalan'a yönelik iki ayrı suikast girişimini hariç tutarsak- pek 'yap(a)mıyordu'. 'ÜÇLÜ TROYKA' TEDİRGİN Arkasında Türk gizli servis aklının bulunduğunu, işi bilenlerin kolaylıkla anlayabileceği bu suikast eylemini üstlenen Tel Hamis Tugayları'nın adını o günden sonra duyan olmadı. Tel ile hamse kökünden gelen hamis kelimeleri birleştiğinde Beştepe anlamına gelen bir kelime çıkıyor ortaya. Lafın tamamı -söz meclisten dışarı- safdillere söylenir deyip, bugüne gelelim. PKK'nın Kandil'deki üçlü troykasından (Murat Karayılan, Cemil Bayık, Duran Kalkan) başlayarak sözde başkanlık konseyinin üyelerini çekirdek halka kabul edersek, MİT tarafından son dönemde avlanan terör örgütü yöneticilerinin ikinci halka olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Üçlü troyka bölgeden gelen istihbaratlara göre diken üstünde şu sıralar. 14 Haziran günü Ferhat Derik kod adlı Hüseyin Şibli, sınırımızdan 275 kilometre derinlikteki Irak'ın Süleymaniye kentinde SİHA operasyonu ile etkisizleştirildi. Yeri gelmişken, bir parantez açayım: Terör örgütü, Ferhat kod adını da maalesef babasının malı gibi sık kullanıyor. Farisi kökenli bir kelime olduğu için PKK da medya kültürüne (bildiğimiz anlamda medya değil, Antik Yunanlılar Med'lerin yaşadığı bölgeye Medya dediği için PKK da inlerini şimdi rahat barınamadığı bu bölgede kurduğu için bulundukları yere Medya diyorlar) kendini yakın gördüğügösterdiği için bu kod ismini istismar ediyorlar. İsmin anlamı, güçlüğü yenip bir amaca erişen ya da bir yeri ele geçiren olduğu için bu kod ad işlerine de geliyor. Bu; tıpkı LGBT'cilerin gökkuşağını tekellerine alıp, marjinalleştirmeleri gibi bir şey. Bu anomali yüzünden insanlar gökkuşağı renklerini kullanamaz hale geldi, bahs-i diğer. 'TECRÜBELİ TERÖRİST' BULAMIYORLAR! Daha ziyade SIGINT (Sinyal İstihbaratı) gereçlerinin kullanıldığı bu operasyondan on gün sonra yine aynı kentte bu kez HUMINT (İnsana Dayalı İstihbarat) unsurlarının kullanıldığı bir suikast operasyonu sonucu Raperin kod adlı üst düzey örgüt yöneticisi Delal Azizoğlu 'Azrail ile buluşturuldu'. Çember giderek daralıyor. Saatin tiktakları, zamanın taktikleri... Delal Azizoğlu'ndan önce öldürülen Hüseyin Şibli yazının girizgâhında sözünü ettiğim Fehman Hüseyin'in görevlerini üstlenen, onun yerine geçirilmiş bir örgüt yöneticisi idi. Bahoz da kafayı kaldıramadığına göre şimdi bu ölenin yerine de eleman arayacaklar. Eleman derken; 'know how'ı olan, 'hainlikteröristlikkonusunda yetenekli ve tecrübeli' yönetici bulmaya çalışacaklar! Ama bu, eskisi kadar kolay değil. Terör örgütü, bu saatten sonra Avrupa'daki monşer kadrosundan Management Training (MT) ile yönetimyönetici eğitimiyle adam devşirip tahtalıköyü boylayan adamlarının yerini dolduramayacağına göre Kandil'de işler karışıyor. Gerçi bu Delal Azizoğlu da daha önce örgütün Avrupa yapılanmasında yer almış. 1992'de katıldığı örgütte Diyarbakır kırsalında 8 yıl terör eylemlerine katıldığı için, yani kendileri açısından 'saha tecrübesi' olduğu için tercih edilmiş. Gelgelelim o da avlandı işte. 2016'daki Bahoz Erdal operasyonundan bu yana MİT, Kuzey Irak ve Suriye'de pek çok suikast operasyonu gerçekleştirdi. Onlardan en önemlilerine göz atalım: - PKK'nın kırmızı listede aranan isimlerinden Mam Zeki Şengali kod adlı İsmail Özden, MİT'in verdiği istihbaratlarla yapılan hava operasyonunda öldürüldü. (15 Ağustos 2018) - Delal Nurhak kod adlı Esma Erat ve onun şoförü olan Zilan Kobani kod adlı terörist, MİT'in ve TSK'nın ortak operasyonuyla öldürüldü. (8 Ocak 2019) - Terör örgütü PKKKCK'nın sözde