Bir başka Cumhuriyet hikayesi

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 99. yıldönümünü dün itibarıyla idrak ettik. Yüzüncü Yıl'a şunun şurasında bir yıl kaldı. Yedi düvelin, Vekâlet Savaşları'nın erken bir örneği olarak bundan yüz yıl önce Anadolu topraklarına saldırttığı Yunanistan'ın haricinde İngiltere, Fransa ve İtalya, ülkemize karşı düşmanca tutumlarının bedelini, bu toprakları terk etmek zorunda kalarak ödediler. Elbette İstiklal Savaşı, Türkiye için bir 'Pirus Zaferi' değildi. Çünkü bedeli ne olursa olsun her halükârda verilmesi gereken bir mücadeleydi. Ve Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğünde Türkiye, Batı'ya karşı askeri mücadeleyi kazandı. Derken o dönemde zaten 100 yıldır yüzünü Batı'ya dönmüş olan ülkenin, iyice Batılılaşma akımının etkisine girdiğini görüyoruz. Batılılaşma ise zaman zaman doz aşımı bir niteliğe büründüğü için 1923 ile çok partili hayata 'de facto' olarak geçebildiği 1950 senesine ve sonra bunun da ilk askeri darbeyle akamete uğratıldığı 1960'a kadar ülkemizde yaşananlar, ibretlik dersler içerir nitelikte. Bilhassa Atatürk'ün ölümünden sonra İnönü'nün, askeri de yanına alarak tesis ettiği siyasi hegemonyanın Türkiye demokrasisine verdiği zararın izleri, nevi şahsına münhasır zatların hikâyeleri özelinde sürülebilir. SOYADIYLA MÜSEMMA SİYASET VE KÜLTÜR ADAMI Bugün Üç Boyutlu Portre'de sizlere bir başka Cumhuriyet hikâyesi anlatacağım. Cumhuriyet'in kuruluşundan 22 yıl önce, 1911'de doğmuş ve vatanına vakfettiği yarım asırlık ömrünün son dönemlerini cezaevinde geçirmiş merhum Tevfik İleri'nin öyküsüne bugün yakından bakacağız. Menderes hükümetlerinde bakanlıklar yapan siyaset ve kültür adamı Tevfik İleri, belki Başvekil, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu gibi darağacında asılmadı ama yine darbecilerce müebbet hapse mahkûm edildiği zindanlarda yakalandığı hastalıktan ötürü terk-i dünya eyledi. Geçtiğimiz çarşamba Kayseri Valiliği, Kayseri Büyükşehir Belediyesi ve Erciyes Üniversitesi'nin katkılarıyla gerçekleştirilen Tevfik İleri'yi Anlamak adlı anma programı çerçevesinde Kayseri'deydim. Ana hatlarıyla öyküsüne vakıf olduğum İleri'nin, cezaevinden eşine ve üç evladına gönderdiği mektuplardaki vakur duruşunu ve çektiği çilelere rağmen yeise kapılmadan, azim ve umutla hayat serüvenini sürdürmesinin öyküsünü yakinen öğrenmek beni çok etkiledi. Tarihimizde pek çok siyasetçi yetiştiren Rize'nin Hemşin ilçesinden olan Tevfik İleri'nin doğum yılı 1911, ölüm tarihi ise 31 Aralık 1961. İleri, soyadıyla müsemma bir siyasetçiydi. İleri görüşlüydü. Yaptığı işi hakkıyla yapmaya çalışan naif ve aynı zamanda cesur bir insandı. Boşuna değildir, yapımından tam 15 yıl önce Boğaziçi Köprüsü projesi hazırlatmış olması. Şayet darbeciler 27 Mayıs ile gelmeseydi şimdinin 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, 1958'de İleri, Bayındırlık Bakanı iken yapılacaktı. İleri'nin Milli Eğitim Bakanlığı döneminde yaptıkları ise uzun uzadıya yazsanız on binlerce vuruşluk bir yazı, hatta yüzbinlerce vuruşluk bir kitabın konusu. Tek parti rejimi tarafından kapatılan İmam Hatip okullarını, dostlar alışverişte görsün diye, oy kaygısıyla yeniden açan, kapatmanın faili CHP