'Animalizm', 'Hümanizm'e karşı...

"Olaya tanık olanların anlatımlarına göre Pitbull, babama doğru hamle yapınca babam; aksanlı İngilizcesiyle Amerikalı subaya, 'Silahına sahip ol, yoksa ben de kendi silahıma sahip olamam' demiş. Subay, Pitbull'u dizginliyormuş ancak hayvan babamın üzerine doğru atılmaya devam etmiş. Ve babam, hayvanın atakları, sahibinin dizginlerinden kopup da fiziki bir saldırıya dönüşmeden SmithWesson marka toplu tabancasını çekip köpeği vurmuş." Yukarıdaki anlatılan olay, gerçek değil; bir romandan... 2017 yılında yayımlanan İlahi Kripto adlı romanımdan... Zaten müsterih olun, şayet gerçek olsaydı 'Pitbull katili'nin cezası ziyadesiyle verilirdi! Öyle ya; hayvan hakları, yerine göre insan haklarından üstündür! 'Animalizm', Hümanizm'den önce gelir! Yazının yazıldığı gün itibarıyla dün (14 Nisan) Sarıyer'de sahipli bir köpeği öldüren sanığa 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Failin; mezkûr cürmü, köpeği mama verme tiyatrosuyla yanınan çağırarak işlediği yönünde iddialar var. Eğer hakikaten öyleyse üç yıl da yemesi lazım, beş yıl da... Gelgelelim öyle bir zamandayız ki, size saldıran bir Pitbull ya da 10 sokak köpeği etlerinizden parçalar koparırken kendinizi savunmak; yani Z kuşağının anlayacağı dille söylersek 'survive etmek' için hayvanlardan birini, birkaçını öldürürseniz suçlu ilan edilirsiniz. Bizim mesleğin o meşhur prensibini günümüze uyarlarsak... Yani haber denilen şey, hakikaten insanın köpeği ısırmasında... Köpek insanı ısırınca haber değeri yok! 'Animalistlere' göre... HEPSİ KÜRESELLEŞMEYE HİZMET EDİYOR Bu hafta Üç Boyutlu Portre'de giderek daha çok eğilmemiz gereken bir mesele haline gelen köpek şiddeti vakalarını inceleyeceğim. Ama öncelikle başlığı neden böyle 'eksantrik' attım, onu da kısaca izah edeyim: Hümanizm kavramını neredeyse unutmuştuk diyebilirim. Hümanizm; solun moda olduğu 1960 ve 70'li yıllarda, hatta benim çocukluğumda 80'lerde bayağı popüler bir akımdı. İdeoloji demeye dilim varmıyor, çünkü kuramsal bir altyapısı yok. Kişisel olarak 80'lerde bile fetişleştirilmiş bir Hümanizm'in, yani gereğinden fazla 'insancı' olmanın sakıncalarını sezer, bunun üzerine düşünürdüm. Sol ideolojiye eklemlenmiş haddi aşıp zıddına dönen bir 'hümanizm fetişizmi' vardı. Değerli olması için insan olması yeterlidir, insana koşulsuz değer vermek bir insanlık vazifesidir anlayışı... Bu, hiç benim kafama göre bir şey değildi. Çünkü bu anlayışa göre misal kötü insanlara karşı sınırsız bir toleransla Hümanistçe duygular besleyebilmeniz gerekiyordu. Bu da hayatın doğasına aykırıydı, hayatın doğasına aykırı ideolojiler ise ne kadar popüler olurlarsa olsunlar bir gün yok olmasa bile etkisizleşmeye mahkûmdurlar. Bu yüzden Hümanizm; ilk gençliğimde bile hayatın gerçeklerinden uzak, çocukça bir akım gibi gelirdi. Dünya, son 30 yılda çok hızlı ve büyük değişimler geçirdi. Hümanizm'i değil Animalizm'i konuşacağımız bir zaman dilimindeyiz. Her ne kadar adını henüz böyle koymamış olsak da... Zira Latince ruh anlamına gelen 'anima' kavramından türemiş 'animal' kelimesine yaslanan bir ideolojinin, daha doğrusu akımın girdabına kapılmış vaziyetteyiz: Animalizm... Animalizm'in modern felsefedeki yaygın, bilinen anlamı şu: İnsanın manevi bir doğası yoktur, insan aslında bir hayvandır. Saçma ve kısır bir fikir. Ama ben başlıkta o anlamda kullanmıyorum. Daha doğrusu bu kavramın farklı bir şekilde kullanılmasını öneriyorum. 'Animizm'le ilişkili bir bağlamda... Animizm; insanın manevi bir doğasının ve giderek ruhunun olmadığını iddia etmek şöyle dursun aksine hayvanın, hatta bitkilerin ve doğanın bile ruhu olduğunu savunur. Bir ilkel din anlayışıdır. Misal Afrika yerlilerinin öteden beri inandığı bir din... Ben bu bağlamda 'Animalizm'i; hayvanın ruhuna insan ruhundan daha çok değer verme, insandan ve Hümanizm'den kaçıp hayvana ve 'hayvancı' fikirlere saplanma olarak anlıyorum. İnsana nefretin ya da insandan duyulan yılgınlığın bir tezahürü olarak görüyorum. Bu akımları konuşmamız lazım. Eğer çocuklara yönelik serseri köpek saldırıları olmasa hiç bunları konuşmayacağız bile. Radyasyon gibi görünmeden yayılacak, en yakın periferisinden başlayarak dalga dalga çevreyi etkileyecek ve bu arada ne olursa olsun herkesin o akıma saygılı olması istenecek. Tıpkı haddini aşıp 'Misandrizm'e (erkek düşmanlığı) dönen 'Dördüncü Dalga Feminizm'in şımarıklıklarına ya da cinsiyetsizleştirme projelerine ses etmememizin beklendiği gibi... Şimdi de 'yapay et'e ses çıkarmamamızı istiyorlar. Neymiş, 'Küresel ısınma açısından en büyük sorun ineklerin gaz çıkarması' imiş. Onlar gaz çıkardığı için bizim de onları hayatımızdan çıkarmamız lazımmış! Eşiniz yellendi diye boşanma davası mı açıyorsunuz! Gerçi boşanmaların kolaylaştığı, kolaylaştırıldığı bu çağda bu da boşanma gerekçesi olur. Bugüne kadar olmadıysa bile yakında örneğini görürüz. Öte yandan asıl hayvan düşmanlığı, yapay eti yaygınlaştırmak için yapılan Bill Gatesvari tevilsiz zırvalarda görülüyor. Zaten 2003'te ABD'de etsiz beslenmeyi teşvik eden bir saçma hareket başlattılar. Etsiz Pazartesi... Yapay Et teknolojisinin duyurulmasından bir süre önce... "Katil olmayın, hayvan öldürmeyin, yapay et yiyin" sloganları eşliğinde... Gabriel Garcia Marquez'in Kırmızı Pazartesi romanı gibi... Cinayet geliyorum demiş yani. BAZI KÖPEK ŞİDDETİ VAKALARI Bu hafta Üç Boyutlu Portre'de giderek daha çok eğilmemiz gereken bir mesele haline gelen köpek şiddeti vakalarını inceleyeceğim. Şimdilik fikir serdetmeyi bir kenara bırakıp habercilik yapayım ve son yıllardaki önemli köpek saldırısı vukuatlarını sıralayayım. Aşağıda özetini bulacağınız bütün olayların genel mahreci (Habercilikte olayın vuku bulduğu yer) Türkiye. Tarih: 22 Mayıs 2021 Mahreç: Kastamonu Merkez. Sekiz yaşındaki Şevket Pideci, arkadaşlarıyla birlikte köy meydanında oyun oynadığı sırada komşusunun köpeğinin saldırısına uğradı. Ölümden dönen çocuğun kafatasında, gözünde, eline, kolunda ve yüzünde derin çizikler, yaralar oluştu. Tarih: 7 Temmuz 2021 Mahreç: Afyonkarahisar Dinar. Ağabeyi ile birlikte oyun oynamak için sokağa çıkan 6 yaşındaki kız çocuğuna başıboş sokak köpeği saldırdı. Köpek, çocuğu kafasından ve kulağından ısırdı; talihsiz kızın kafasına 9 dikiş atıldı. Tarih: 22 Temmuz 2021 Mahreç: Balıkesir Bigadiç. Sekiz yaşındaki Reyyan Bozdağ, annesi ve ablalarıyla dedesinin evine gittiği sırada, bir köpeğin saldırısına uğradı. Köpek Pitbull cinsiydi. Çocuk, yakınlarının müdahalesiyle kurtarılabildi. Tarih: 26 Ağustos 2021 Mahreç: Adana Seyhan. Kaldırımda bisiklet süren 13 yaşındaki Doruk Derin,