Hayat en kıymetli yoldur

Gün geceyi saklar, gece de günü bekler.Bir mevsim ardından gelen mevsimi sessizce izler. Hissettiğimiz, nefes aldığımız ve şahit olduğumuz kaçıncı mevsimdeyiz İnsan hiç farkında olmadan her saat, her dakika ve her an bir sona yaklaşır. İnsan, bu hayatta bir yolcudur. Adım adım bir sona, bir sonsuzluğa yürür. Hiç şüphesiz ki bu alemdeki son, sonsuz bir hayatın mucizesidir Faniden bakiye en kadim mühürdür. Bediuzzaman hazretleri; "İnsan bir yolcudur. Sabavetten gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder" ifadesinin kullanır. İnsan, bu fani alemde bir yolcu ise, hayat yürüdüğü bu meşakkatli, ağır, bazen uzun zemheri gecelere, bazen güneşe ve yıldızlara şahit olduğu yoldur. Hayat, bilinmezlikler ile örülü bir sırdır. İnsan en çok sır ile sınanır. Sınandıkça sabreder, sabredikçe alemlerin rabbine sığınır ve teslim olur. İnsan hayatta defalarca kez imtihan çemberine geçer. Bir İbrahim (a.s) gibi teslim olur, bir Eyüp (a.s) gibi sabreder ve bazen bir Meyrem misali lâl olur. Hayat en zor, en karmaşık ve bir o kadar da en kıymetli bilinmeyen yoldur. İnsan için bilinmeyene yürümek ağır bir imtihan sırıdır. Atılan her adım, bazen meşakkati, bazen arafın ve bazen bir mucizenin kapısını aralar. İnsan beklediğini ve kendini bekleyeni bilemez. Ve hiçbir şeyi önceden bilmek mümkün değildir. Hayat bilinmeyene yürümektir. Atılıp atılmayacağı belirsiz olan bir adım insanın belki duasında saklıdır. Sonunu bilmeden yürüdüğümüz yollar ile sonsuz