Antalya'nın şirin ilçesi Gazipaşa'da dünyaya geldim ve ailemin büyük bir kısmı tarımla iştigal ediyordu. O yüzden toprağı tanırım, hayvanların dilini az çok anlarım, ağaçla rahatça ünsiyet kurabilirim. Zeytin ağacının ise farklı bir yeri vardır hayatımda. Çocukluğumda annemin özenle toplayıp ev ortamında yağa dönüştürdüğü ürünleri izlerken zeytinin diğer ağaçlardan daha fazla saygıya layık olduğunu düşünürdüm. Zeytin, hayal dünyamda azmi ve gücü temsil ediyordu. Antalya, bir meyve şehridir bilirsiniz. Narenciye, avokado, muz, mango ve kivi gibi ürünlerin yetiştiği verimli topraklara sahiptir memleketim. Fakat zeytin ağacı bereketi ve dayanıklılığı hasebiyle ayrı bir noktada değerlendirilir. Zira zeytin, düz ovalarda da, dağların doruklarında da hayat bulur ve şifaya dönüşür. Yardım kuruluşları tarafından organize edilen " Filistin için zeytin ağacı" kampanyası ile karşılaştığımda mazlum halkın kaderine ortak olan ve Siyonist kuşatmaya maruz kalan asırlık zeytin ağaçları canlanır zihnimde. Bir asırdır Siyonistlerin kuşatması altında yaşayan Filistin halkı için önemli bir geçim kaynağı olan zeytin ağaçları ne yazık ki işgalci güçler tarafından, yakılıyor, kesiliyor ve imha ediliyor. pushfn('ads'); Zeytin ağaçları, Filistin'in tarihiyle, kimliğiyle ve çilesiyle bütünleşmiştir ve ateş kusan silahların hedefindeki halk, geçimlerinin büyük bir kısmını bu ağaçlardan sağlıyor. Savaşın harap ettiği topraklarda hayat bulan zeytin ağaçları rızka dönüşüyor ve insanların geçim kaynağı haline geliyor. Zeytin dalı uzatmak deyimiyle hayatımızda farklı bir yer edinen ve barışın sembolü haline gelen zeytin ağaçları, Filistinli halkın kaderini yaşıyor ve tahrip ediliyor. Bir ağacın büyüyüp ürün vermesi birkaç yılı alıyor ve bunca emek birkaç dakikada imha ediliyor. Siyonist işgalciler Filistin'de