Diğerlerinin önemi yok yeter ki iktidar zarar görmesin

Ülkede en insani meseleler dahi siyasi çıkarlar için araç olarak kullanılır oldu. İnsan olmanın verdiği ortak bir vicdanla "burada bir yanlış var" diyemiyoruz. Oysa, liberal demokrasi, bunun denebileceği tek rejimdir. Konya'da hayvan bakımevinde yaşanan vahşete dair videoları çoğumuz gördük. Gördüklerimize üzülmemek mümkün değil. Sorumluları kimlerse mutlaka cezalandırılmalı. Şüphesiz, bir canlının başına vurularak öldürülmesi, aç bırakılması, tartışmasız, insanın yüreğini sızlatan, vicdanını rahatsız eden bir olaydır. Orada barınan köpeklerin yaşadığı zulmü görüp, üzülmeyen varsa, onlar ancak benzer zulmün müstakbel failleridir. Ancak bugün, üzülmenin, hayvan veya insan fark etmeksizin bir canlıyı savunmanın, vahşete, adaletsizliğe, haksızlığa itiraz etmenin tek bir koşulu var gibi. O da kişinin desteklediği siyasi partinin ilgili olayın ne tarafında durduğu İktidara zarar verecekse İktidarı destekleyen bir ilahiyatçı "İktidara zarar verecekse, şikâyet etmek, doğruları söylemek caiz değildir" demişti. Hayvanlara yapılan işkenceye sessiz kalan birtakım kişileri görünce daha iyi anladım ki, bu fetvanın toplumda ne yazık ki karşılığı var. Olaylar, tek başına yorumlanamıyor, bir siyasi tarafın durduğu yere göre değerlendiriliyor. Cumhurbaşkanı'nın birkaç gün önce olumlu bir örnek olarak işaret ettiği bakımevinde böylesine bir bakımsızlığın ve eziyetin yaşanması, bazı insanların dilini, elini ve hatta gözünü bağlamasına neden oluyor. Bir lider etrafında dönen siyasi anlayış, onu eleştirilemez görmek ve itaat kültürü, en görünür haksızlıklar karşısında bile susulmasına sebep olabiliyor. Oysa bu zulmü yaşayan hayvanların sesi olmak, siyaset yürütmeden, sorumlularının araştırılmasını bir ağızdan desteklemek gerekmez mi Haberlere erişim engeli İnsanların kendi gözlerini bağlaması, gözlerini kaçırması yetmiyor, iktidar da