Batı'nın yozlaşması

Avrupa'da, bazı ülkeler, Filistin Bayrağını ve Filistin'in geleneksel başörtüsünü (küfiye) yasaklıyor.

Almanya'da bazı politikacılar, Hamas'a destek verenleri sınır dışı etmekten bahsediyor.

Fransa, Siyonizm karşıtlığının 5 yıla kadar cezalandırılmasını ön gören bir yasayı tartışıyor.

İnsan haklarının korunmasından bahsettiğimizde, aklımıza ilk gelen ülkelerin bugün insanları nasıl tasniflediklerini bir defa daha görüyoruz.

AB'nin durduğu yer

Macaristan ve Slovakya'nın Ukrayna'ya yapılan yardımları eleştirmesi ve veto etmesiyle konuşulan AB'nin istikrarının aldığı yara, şimdi İsrail-Filistin savaşında yaşananlarla birlikte AB'nin güvenliğini de olumsuz etkileniyor.

Belli ki savaş sürdükçe, AB'nin güvenliği de güvenilirliği de zarar görecek.

İnsan hakları temelinde hareket etmek, AB değerlerinin kaynağını oluştururken, bugünlerdeki tarafgirliği ve insanlığa karşı işlenen suça onay vermesiyle, AB'nin temeli sarsıldı ve Avrupa'nın yerleşik kabul edilen değerlerine dair şüphe perçinlendi.

Çözümün değil, sorunun bir parçası haline gelen AB'nin insan hakları üzerine inşa ettiği tüm yapılanması bu süreçte yara aldı.

İnsancıl hukukun terk edildiği bu saldırılarda, insanlığın da terk edildiğini bu ülkelerin tepkilerinde gördük.

Yalnız AB değil, uluslararası toplumun tamamı basiretsiz kaldı. BM etkisiz uyarılar yapmaktan başka bir inisiyatif alamadı ve somut adımlar atamadı, atamıyor.

İnsan haklarını korumasıyla, bu alanda gelişmişliğiyle öne çıkan devletlerin insan haklarından işine geleni anladığını, kendi vatandaşı söz konusu olduğunda insanın değer kazandığını gördük.

Bir gün

Gazze'deki Filistinliler elektrikten, sudan, gıdadan mahrum bırakılarak kuşatılmış bir şekilde öldürülüyor.

Silahsız kadınlar, çocuklar, yaşlılar öldürülüyor, hastaneler, ambulanslar saldırıya maruz kalıyor.