Temel Esaslarımız-4

İnsanın bilgi sahibi olmasından çok daha önemlisi bilinç sahibi olmasıdır. Bilgi, bilinç sahibi bir insanda insanlığa faydaya dönüşürken, bilinçsiz bir insanda en büyük felaketlere sebep olabilir. Bilgiye ulaşmanın her zamankinden çok daha kolay, bilince sahip olmanın da her zamankinden çok daha zor olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Çok fazla bilgiye sahip olmasa da Müslümanlardan beklenen bilinçli yani mantıklı, tutarlı, doğru davranışlardır. Müslümanlar açısından bilinç, bir işi düşünerek yapmak, ortaya koyulan bir işin önünü ve sonunu düşünmek, kime zarar, kime fayda sağlayacağını öngörebilmek anlamlarına gelmektedir. Dünya hayatında yürütülen imtihan mücadelesinde rotamızı belirleyen şey ne kadar bilinçli olduğumuzla doğru orantılıdır. Müslüman bir anne-babadan dünyaya gelmek çok büyük bir nimettir fakat bundan çok daha büyüğü ve değerlisi İslâmî bilince sahip olmaktır. pushfn('ads'); Müslüman'ın bilincini geliştiren en önemli etkenlerden biri diğerkâmlıktır. Sadece kendi çıkarlarını değil başkalarının hak ve hukukunu gözeten, darda kalmışa el uzatabilen, zorda kalmışa yardım edebilen, ihtiyaç sahibine kulak veren bir anlayışa sahip olarak çalışan, düşünen, kafa yoran, alın teri döken, organize olan bir anlayışla ancak gerçekten bilincimizi geliştirmiş oluruz. Hakiki bir dava adamı olabilmek, slogan atmak, sosyal medyada süslü cümleler kurmak, makam sahibi olmak değildir. Bilinçli bir dava adamının sahip olması gereken çok net bazı özellikler şunlardır: Gece yattığı, sabah kalktığı saate dikkat eder. Sabah namazından sonra uyumaz. Zamanın kontrolü ellerindedir. Güzel ahlâk elbisesini giymiştir. Aleyhine de olsa yalan söylemez. Ezbere konuşmaz. Bilmediği konular hakkında yorum yapmaz. Ne zaman, nerede, nasıl konuşacağını, nasıl davranacağını bilir. Ne zaman, nerede susması gerektiğini çok daha iyi bilir. Okur, araştırır, öğrenmenin bir dönemlik değil hayat boyu olduğunu bilir. Tevazu sahibidir, iyilik sever, selam verir, tebessüm eder. Kardeşi için yaşamanın ne olduğunun farkındadır. Bir sorun yaşadığında önce kendine bakar. Yaşadığı güzellikleri kardeşlerinden bilir. Kendisinden iyilikle, güzellikle bahsettirir. Davranışlarını, milletin ne diyeceğine göre değil Allah'ın rızasına uygun olup olmadığına göre şekillendirir. Sadece söylenen sözlere, heyecan veren konuşmalara bakmaz. Olayları takip eder ve gerçekleşen olayların kimin lehine, kimin aleyhine olduğunu fark eder. İster konuşulsun ister yaşansın, hayata dair ne gündeme geliyorsa, öncelikle, "İslâm'ın emirlerine uygun mudur değil midir"