Bugün susmayıp da ne zaman susacaksınız

"Şöyle bir etrafına baksana kardeşim" derlerdi eskiden. Şimdilerde bu ihtiyacı şöyle bir sosyal medya kanallarına bakarak karşılıyoruz. Şöyle bir sosyal medya kanallarına giriyoruz, biraz dolaşalım diyoruz ve bir de bakıyoruz ki ohooo saatler geçmiş. Sosyal medya kanallarında boşa geçirilen zaman üzerine çok yazdık, hep konuşuyoruz. Bu önemli bir sorun ama şimdi bahsedeceğimiz konu biraz daha sıkıntılı. Sosyal medya kanallarınız da zamanınız da size ait. İstediğiniz gibi istediğiniz yerde istediğiniz kadar kullanabilirsiniz. Fakat sosyal medya kanallarınızda bir şeyler yazıp çizmeye, içerik oluşturmaya başladığınızda işin rengi değişiyor. Nasıl mı Hz. Ali'nin (R.A.) bir sözü var, der ki: "Söz ağızdan çıkana kadar insanın esiridir, ne zaman ağızdan çıktı artık insan sözünün esiridir." İşte bugün sosyal medya kanallarının kullanımında en çok dikkat edilmesi gereken konulardan biri bu. Yazdıklarınız, çizdikleriniz, videolar, fotoğraflar kısaca paylaştığınız ne varsa artık onların esirisiniz demektir. Asla kaybolmayacak, her yerde kaydedilip depolanacak bilgileri, herkese ulaştırdığınızın farkında olarak hareket etmelisiniz. Sosyal medyada izleyici, okuyucu ya da takipçi olarak vakit geçirmek bireysel, içerik üretmek, fikir paylaşmak, yorumlarda bulunmak, birilerini eleştirmek, bazılarına hakaret etmek gibi şeyler ise toplumsal konulardır. Toplumsal konular başkalarını da ilgilendirdiği için ya da olumlu veya olumsuz diğer insanları etkilediği için önemlidir. En önemlisi de toplumsal konuların kul hakkı içermesidir. pushfn('ads'); İnsan yaşadığı zaman içerisinde öğrenmeye devam eder. Bazı şeyler hızlı ve kolayca öğrenilirken bazıları çok daha zor öğrenilir. Hele hele bazı şeyler vardır ki çoğu insan bir türlü öğrenemez. Şöyle bir sosyal medya kanallarında dolaştığınızda insanların hâlâ ne zaman konuşulup, ne zaman susulması gerektiğini öğrenememiş olduğunu görüyorsunuz. Bir de bir şeyi beceremediysek genelde hızlıca dini bir kalkan arama yoluna başvuruyoruz. "Sus kardeşim, yorum yapma, biraz sessiz kalsan ne olur, şu zamanda koşanlar yürüse, yürüyenler dursa, duranlar otursa, oturanlar yatsa daha iyi olmaz mı" dediğinde yine o meşhur sözlerle karşılaşıyorsunuz. "Tebliğ görevimi yapıyorum, zulüm karşısında susan bizden değildir, bugün konuşmayacağız da ne zaman konuşacağız" diye devam eden cümleler. Yanlış anlaşılmasın, bu başlıkları değersiz görmek ya da küçümsemek değil kastım bilakis böyle