Tesla gelir, BTK'ye takılır

Tesla, sonunda Türkiye'ye gelme, dağıtım ağına Türkiye'yi de dahil etme kararı almış. Tesla derken, Elon Musk'un, Tesla markalı elektrikli araçlarından söz ediyorum. Yıllardan beri pek çok büyük grup, Tesla'nın Türkiye distribütörlüğünü almak için uğraştı ama hepsi firmanın "Türkiye'de pazarlamayı kendimiz yapacağız. Distribütör aramıyoruz" yanıtı ile karşılaştı. Ancak marka buna rağmen yıllarca Türkiye'ye gelmedi. İhtiyacı da yoktu zaten. Çünkü üretim sıkıntıları vardı ve mevcut pazarlarına otomobil yetiştiremiyordu. Ancak anladığımız kadarı ile artık Türkiye pazarına girmeye hazırlar. Kendilerini ikna eden ise Cumhurbaşkanı Erdoğan olmuş. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan da bilmeli ki, Tesla Türkiye'ye girdiği anda pişman olur ya da Tesla'yı Tesla yapan en önemli özelliklerini Türkiye'de kullanamaz. Niye mi! Çünkü BTK izin vermez. BTK dediğim Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu. Diyeceksiniz ki, "Bilgi teknolojileri ile otomobil ne alaka" Ben size söyleyeyim çok alaka. BTK bugün otomotiv endüstrisindeki gelişmelerden Türkiye'deki tüketicilerin de yararlanabilmesinin önünde dev gibi bir engel olarak duruyor. Biliyorsunuz, yeni nesil otomobiller barındırdıkları teknoloji ile birer mobil iletişim aracı. Geleceğin otonom sürüş teknolojilerine hazır olmak, mevcut otonom sürüşü imkanlarını kullanabilmek, otomobillerdeki yazılımları sürekli güncel halde tutabilmek, yol verilerini navigasyon sistemlerinde kullanabilmek, kaza ve güvenlik verilerini paylaşabilmek için bu otomobiller üreticilere ait merkezlerle sürekli bir iletişim halindeler ya da olmak zorundalar. Ancak Türkiye'de bu mümkün değil. Çünkü BTK tüm üreticilerden bu verilerin tamamını yerli bir operatör üzerinden iletmesini, kendileri ile paylaşmasını ve bu verileri Türkiye'de bir merkezde toplamasını istiyor. Tabii bu müthiş bir ek maliyet ve büyük bir yatırım gerektiriyor. Üreticiler, iç güvenlik ve trafik güvenliği ile ilgili verileri paylaşmayı kabul ediyorlar ama üreticinin diğer özel verilerini paylaşmayı hem şirket politikası hem de ticari sır olması nedeniyle paylaşmak istemiyorlar. Hal böyle olunca da, modern otomobillerin bu modern sistemleri Türkiye'de çalışmıyor. Mesela geçen hafta yazdığım Mercedes'in en üst otomotiv teknolojisine sahip EQS modelinin bazı özellikleri Türkiye'de kullanılamıyor. Bu yüzden Tesla Türkiye'ye gelmesine gelir de, Tesla'yı rakiplerinden ayrıştıran en önemli özellikleri ne yazık ki, Türkiye'de bir halta yaramaz. Elon Musk'un haberi olsun, belki Erdoğan'la bir dahaki konuşmasında bunu da hatırlatır. Belki o isteyince BTK biraz geri adım atar. Otomobil yokluğunun nedeni devlet YAZARLAR 24.01.2022 - 11:15 Güncelleme: 24.01.2022 - 11:15 Madem bugün otomobil mevzuuna girdik oradan devam edelim. Yine hepiniz ve hepimiz farkındayız ki, Türkiye'de otomobil tedarikinde bir sorun var. Hemen hemen hiçbir marka pazarın talep ettiği sayıda araç getiremiyor. Bu yüzden de geçmişte olduğu gibi karaborsa hortluyor, araçlar el altından primli satılıyor, 2. el araçlar sıfırdan daha pahalıya alıcı buluyor. Devlet ise bayi baskınları ile buna çözüm bulmaya çalışıyor. Arz azlığının nedeni olarak da Dünya'daki "çip krizi" gösteriliyor. Oysa krizin kaynağı "artık" çip değil, devletin kaynağı devletin ta kendisi. Türkiye'de bugün otomobil bulmak zor ve aylarca kuyruk var çünkü üreticiler Türkiye'ye otomobil satmak istemiyor. Şaka yapmıyorum gerçek bu. Şu anda Avrupa'da, Amerika'da otomobile talep hayli yüksek. Bu yüzden de markalar otomobillerini Türkiye'ye getirmektense Avrupa pazarında satmayı tercih ediyorlar. Bunun nedeni ise Türkiye'deki vergilerin yüksekliği. Vergilerin çok yüksek olması nedeniyle, markaların Türkiye'deki kâr marjları çok düşüyor. Üreticiler de düşük kârla araç sattıkları Türkiye'ye araç yollamaktansa yüksek kârla sattıkları pazarlarda otomobil satmayı tercih ediyor, Türkiye kotalarını mümkün olduğunca düşük tutuyorlar. Bu aşırı yüksek vergiler sürdüğü müddetçe Türkiye'de otomobil bulmak hep zor olacak. Haberiniz olsun. Manasız bir tutuklama daha 2Paylaşım YAZARLAR 24.01.2022 - 11:15 Güncelleme: 24.01.2022 - 11:15 Kimsenin kimseye hakaret etme hakkı yok. Sıradan vatandaşa da, Cumhurbaşkanı'na da. Hiçbirimizin hakaret etme özgürlüğü yok. Ama zaman zaman bu konuda ölçüyü kaçırdığımız olmuyor değil. Benim de. Bazen bu köşede ben de kendimce hakaret olmayan ama muhatabınca hakaret olarak algılanan cümleler kuruyor, ifadeler kullanıyorum. Hakarete uğradığını düşünen kişi soluğu savcılıkta alıyor, davacı oluyor. Savcı da yazdıklarımda hakaret olduğuna kanaat getirirse konuyu mahkemeye taşıyor. Bazen de savcı burada hakaret yok diyor ve dava açmıyor. O zaman hakarete uğradığını düşünen kişi bir üst mahkemeye başvuruyor. Bazen de dava açılıyor, yargılanıyoruz. Kimi zaman beraat ediyoruz, kimi zaman mahkum oluyoruz. Uzunca zamandır sert bir muhalif gazetecilik yapan Sedef Kabaş da bir televizyon programında bir şeyler söylemiş. Dinlemedim okudum. Eski, bildik bir cümleyi tekrarlamış. Bazıları da bu cümlede hedefin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu düşünmüş. Kızmış, öfkelenmiş. Ve gece yarısından sonra Kabaş'ın