Anlaşıldı, seçim dönemine girdik

Dr. Canan Kaftancıoğlu'na verilen ceza bir şeyi gösterdi. "Türkiye seçimlerin startı verildi." Artık seçim atmosferindeyiz. Şimdi sırada başka davalar var. Tabii ki, herkesin izlediği ve bildiği Demirtaş davası. Muhtemelen o da "müebbet hapis" ile sonuçlanacak. Ardından Anayasa Mahkemesi'ndeki HDP davası var. Parti kapatmaya karşı bir partinin iktidarında kapatılan parti olmak HDP'ye nasip olacak. Muhtemelen burada zamanlama önemli olduğu için bekleniyor ve tabii bir Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın yaklaşan emekliliği. Ve elbette "Altın Vuruş" olarak da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında açılacak olan davalar ve ardından gelecek olan "görevden alma". Tüm bunlarda hesaplanan şey "siyasi etki". Kararlar buna göre veriliyor, zamanlama buna göre yapılıyor. İktidar sözcüleri, Canan Kaftancıoğlu davasının sonuçları ile ilgili olarak "Dosyaya bakın, her şey hukuka uygun" diyeceklerdir. Biliyorsunuz. Kaftancıoğlu, 10 yıl önce yazdığı bazı sosyal medya mesajları için, 2 yıl önce açılan bir davada yargılandı ve mahkum edildi ve siyasi yasaklı hale getirildi. Peki madem her şey hukuki. Şimdi iktidar yandaşı gibi görünen ama son 10 yıl içinde FETÖ terör örgütü ve lideri Fetullah Gülen'i öven sosyal medya paylaşımları yapan, bırakın sosyal medyayı televizyonlarda, sahnelerde, bu terör örgütünü ve liderini övenlere bir dava ne zaman açılacak O zaman son 10 yıl içinde PKK terör örgütünü övenler, ele başını büyük lider diye selamlayıp övgüler düzen tweetler atanlar ne olacak! Onların yargılanmaması da "Hukuka uygun" mu olacak Yoksa "zamanaşımı" diye kapatılacak mı! Bundan böyle, bu ülkede geçerli olan hukuk "galiplerin " ya da "muktedirlerin" hukuku" mu olacak! Her hukuk Adalet midir! 1Paylaşım YAZARLAR 13.05.2022 - 11:36 Güncelleme: 13.05.2022 - 11:36 Geçmişte 16 "hukukçunun" yargılandığı çok ünlü bir dava vardır. Bir dönemin en güçlü, en önemli, en etkili 16 önemli hakimi ve avukatının, uluslararası bir mahkeme önüne çıktığı toplamda 12 dava. Bu davada sanık hakimler ve avukatlar tüm kararlarını "Mevcut yasalara uygun olarak" verdiklerini, yasaları hazırlayanın kendileri olmadığını söyleyerek savunma yaptılar. Ancak bu savunma onları kurtarmadı. Mahkeme sanıklara "Adalet sağlamayan yasalarla yargılama yapıyor olmak bir hukuk adamının adil almayan kararlar vermesinin gerekçesi olamaz" diyerek mahkum etti. Kendilerini savunun hukukçular "Muktedirin Adaletini" uyguladıklarını savunmuşlardı. Onları mahkum eden mahkeme ise "Galiplerin Adaletini" uygulamıştı. Utanmıyor musun! YAZARLAR 13.05.2022 - 11:36 Güncelleme: 13.05.2022 - 11:36 Ben adamlara kızmıyorum. Ben onların eşlerine, çocuklarına kızıyorum artık. Yaşını başını almış, kazık kadar adam. Kızı hatta torunu yaşındaki bir kadın sanatçının göğüslerine takmış kafayı. Belli ki, bu yönde bir takıntısı var. Çünkü geçmişte de Adnan Oktar'ın oturak alemlerinde boy göstermiş. Bir genç sanatçının aylar haftalar önce giydiği bir kıyafetin dekoltesi belli ki, aklına nakşedilmiş. Çıkmış televizyon programında kadını ve giyimini suçluyor. Dediğim gibi ben bu adamlara kızmıyorum. Ben bunların ailelerine kızıyorum. Bu adam eve gittiğinde karısı, kızı hadi onlar yapamıyorsa anası, bacısı "Ulan torunun yaşındaki kızın göğüslerine göz dikip televizyon programlarında onun bunun memesinden bahsetmeye utanmıyor musun" diye buna bir ayar vermezler mi ya! Sana ne kardeşim kimin ne giydiğinden. Biz seninkine karışıyor muyuz! Ya da yarın iktidar değiyse, birisi gelip sana bir giyim tarzı dayatsa hoşuna gidecek mi! Beğenmiyorsan bakmazsın. Rahatsız ediyorsa izlemezsin diyeceğim ama rahatsız olmadığın belli. Bundan rahatsız olsan Adnan Oktar'ın bol dekolteli oturak alemlerinde ne işin vardı! Hurafe YAZARLAR 13.05.2022 - 11:36 Güncelleme: 13.05.2022 - 11:36 Türkiye'yi yönetenler ya da idare edenler, ekonominin en basit kurallarını tersine çevirebilecekleri konusundaki inançlarını koruyorlar. İnançlı olmakta elbette bir mahsur yoktur. Yeter ki, inanç bilime ters olmasın. Mesela en basitinden bir tayyareyi inançla uçuramazsınız. Atomu inanarak parçalayamazsınız. Ekonomide de öyledir. İnançla olmaz. İstediğiniz kadar inanın, paranın maliyetini düşürdüğünüz anda o parayla satın alabileceğiniz şeylerin fiyatını arttırırsınız. Ev almak için gereken paranın fiyatını düşürürseniz evin fiyatı, otomobil almak için gereken paranın maliyetini düşürürseniz otomobilin fiyatı artar. Konut kredisi maliyetini düşürünce, konut fiyatını arttırana kızarak ekonomide işleri yoluna koyamazsınız. Her gün akaryakıta zam yapıp, maliyetinin önemli bir bölümü lojistik ve enerji maliyeti olan ürünün fiyatındaki artışı marketçinin açgözlülüğüne bağlayamazsanız. Ortalama ücretin 6 bin TL civarında olduğu bir ülkede 28 bin TL aylık kredi taksidi ödeyerek ev almayı kolaylaştırmakla, insanları mutlu edemezsiniz. Celal'den mektuplar 1Paylaşım YAZARLAR 13.05.2022 - 11:36 Güncelleme: 13.05.2022 - 11:36 Birkaç gün önce yazdığım sansür başlıkla yazımdan sonra dostum Celal Şengör bir mektup yolladı. Paylaşayım: "Sevgili dostum, Muhtemeldir ki, son de bilirsin ama bugün sana Alman komedyen, aktör ve yazar Werner Finck'i (1902-1978) hatırlatmak gereğini duydum. Finck, özellikle Nazi Almanyası döneminde ülke yöneticilerine yönelttiği hicivlerle büyük şöhret yapmış, özgürlüğüne dokundurtmadığı gibi, ceza