5 müteahhide de yüzde 25 sınırı olsun

Baktım da, epey bir zaman önce yazmışım "Ekonomide Özal öncesi döneme mi dönüyoruz" diye. Gerçekten galiba oraya doğru gidiyoruz. Serbest ekonomiden kontrollü ekonomiye geçiş. Yasaklarla, sınırlamalarla, narhlarla ekonomiyi kontrol etme daha doğrusu kontrol edermiş gibi görünme çabası. Market baskınları, depolara stokçu suçlaması, döviz alım satımlarına kontrol falan derken sıra geldi kiralara. Yasa çıkararak kira artışlarını yüzde 25 ile sınırladılar. Akaryakıta bir yılda yüzde 200 zam yapan Elektrik fiyatını bir yılda yüzde 200'e yakın arttıran. Basit bir inat yüzünden, Türk lirasına aşırı değer kaybettirip, döviz fiyatlarını bir yılda yüzde 100'den fazla yükselten Harçlara bile yüzde 30'un üzerinde zam yapan iktidar İş kiraya gelince sınır koymuş. Yüzde 25. Bırak diğer her şeyi, inşaat maliyetleri devletin resmi rakamlarına göre yüzde 135 artmış. Arazi maliyetleri, iktidarın rant hırsı yüzünden büyük oranda TOKİ marifetiyle en az iki katına çıkarılmış. Konut fiyatları bir yılda yüzde yüz artış göstermiş. Ama kira artışı yüzde 25. Tamam bu oran iyi. Ama bir şartla. Siz de akaryakıta yaptığınız zamları yüzde 25 ile sınırlayacaksınız. Müteahhit dostlarınıza dağıttırdığınız elektriğe yaptığınız zamlar en fazla yüzde 25 olacak. Başta 5 müteahhit olmak üzere yenilediğiniz ihalelerde fiyat artışını yüzde 25 ile sınırlayacaksınız. Yap işlet devretlerle başımıza sardığınız köprü, otoyol geçişlerinde ve havaalanı yolcu başı garantilerinde müteahhitlere yaptığınız ödemeleri zinhar dolar kadar arttırmayacak, yılda TL cinsinden en fazla yüzde 25 arttıracaksınız. Tüm harç ve cezalarda yaptığınız artışlar yüzde 25'i bir kuruş aşmayacak. Kamu harcamalarını da yüzde 25 artış ile sınırlayacaksınız. O zaman kira artışını da yüzde 25 ile sınırlayabilirsiniz. Bunları yapamıyor musunuz! Hele hele müteahhitlere kabul ettirmeniz mümkün değil mi! O zaman diğerini de yapamazsınız. Her şeyin yüzde 200 arttığı bir ortamda, ha babam adam kovmak zorunda kaldığınız TÜİK bile enflasyonu yüzde 70'in altında gösteremezken kira artışı yüzde 25 ile sınırlayamazsınız. Sınırladım zannedersiniz ama olmaz. Olsa olsa komik olursunuz. Hala hele sınırlamayı 2023'e kadar diye yutturmaya kalkarsanız iyiden iyiye gülünç hale gelirsiniz. Tarım geri viteste YAZARLAR 09.06.2022 - 10:10 Güncelleme: 09.06.2022 - 10:10 ABONE OL Tarım yazmaya biraz daha devam edelim. İktidarın tarımda bizi nereden nereye getirdiğini, tarımsal üretimin lafla artmasının mümkün olmadığını gösterelim. Verilerle, sayılarla anlatalım. Türkiye'de çiftçi 2004 yılında 9 milyon 300 bin hektar alanda buğday üretimi yapmış. 21 milyon ton buğday üretimi olmuş. O sırada Türkiye'nin nüfusu yaklaşık 70 milyon. Aradan geçmiş 16 sene. 2020 yılında 7 milyon hektar alanda buğday ekimi yapılmış. Ekilen alan 2,3 milyon hektar azalmış. Verimlilik bir nebze artmış ama toplam üretim gerilemiş ve 20,5 milyon tona düşmüş. Bu arada Türk nüfus 85 milyona, mülteciler ve sınır ötesinde baktıklarımız dahil toplam nüfus 93 milyona çıkmış. Ama bu dip değil. Dibi 2021'de görmüşüz. 2021 yılında Türkiye'nin toplam buğday üretimi 17,7 milyon tona gerilemiş. Bu son 30 yılın en düşük üretimi. Bu yıl buğday ekilen alanların daha da azaldığı, tohumluk, gübre ve sulama fiyatları nedeniyle verimliliğin daha düşük olacağı öngörülüyor ama yine de 2021'deki gibi bir felaket beklenmiyor ve üretim 20 milyon ton civarı tahmin ediliyor. Yani tarım bakanları güzel anlatıyor ama Türkiye'de hiçbir alanda işler iyi gitmiyor. Tarımda ise hiç ama hiç iyi gitmiyor. 20 yılda geri götürülen tarımın, bundan sonraki dönemde nasıl olup da ileri götürüleceği ise Nasreddin Hoca hikayesi gibi. NOT: Şimdi birileri kalkıp bana Savunma Sanayi falan demesin. 50 yıllık yatırımların meyveleri alınıyor ama orada da durum iyi gibi görünmekle beraber geleceğe ilişkin sinyaller iyi değil. O sinyalleri de bir ara yazarız. İBB'de şeffaflık eskisi gibi 3Paylaşım YAZARLAR 09.06.2022 - 10:10 Güncelleme: 09.06.2022 - 10:10 ABONE OL İstanbul'da, Etiler'de meşhur bir polis okulu arazisi vardı. İstanbul'un en değerli arazilerinden biri olarak biliniyordu. Yıllar önce iktidar bu araziyi satmak için yola çıktı. O sıralar İstanbul Büyükşehir Belediyesi AK Partili olduğu için arazi İBB'ye devredildi ve bu "kupon" arazinin satışı İBB eliyle