Seçim ve geçim

Seçimler gelip geçse de Türkiye'nin temel dertlerine henüz çözüm bulunabilmiş değil.Millet ekseriyeti daha çok ekonomik meselelerle meşgul olsa da, esas derdin, esas problemin 'hak, hukuk ve adalet' konusundaki sıkıntılar olduğu gerçeğini görmezden gelemeyiz. Siyasi partiler değişik vaatlerde bulunarak vatandaşın tercihini etkilemeye çalıştı. Hemen her seçim öncesi vaatler sıralanır ve fakat, sonradan bu vaatlerin bır kısmı yerine getirilemez. İktidarın 'kesenin ağzının açması' vatandaşın hoşuna gitmiş olsa da, esasında makul olmayan vaatlere itiraz etmek icap eder. Çünkü Türkiye'nin imkanları bellidir. Eğer bir seçim vaadi ülkemizin ekonomik yapısını sarsacak derecede ise, bu vaadi kimin gündeme getirmediğine bakmaksınız itiraz etmek vatandaşlık borcu olsa gerek. "Benim desteklediğim siyasetçi bu vaadi yaptı. Öyle ise doğru ya da yanlış olduğuna bakmadan destekleyeyim" demek yanlış olur. Bir siyasetçinin hatırlattığı üzere, "Hazine"den harcanan para esasında Türkiye'de yaşayan herkesindir. Dolayısı ile harcanan paranın nereye gittiğinin hesabını iyi yapmak ve denetlemek de yine vatandaşın vazifesi olmalı. Seçim öncesi maaşlara yapılan zamların dertlere çare olmadığı hemen görüldü. Market raflarına yansıyan zamların, maaş zamlarını aştığını vatandaş fiilen görüyor. Dolayısı ile ekonominin düzelmesi için de 'hak, hukuk ve adalet' sisteminin öncelikli olarak düzelmesi gerektiği ortaya çıkıyor. Vatandaş bu meseleyi farklı bakmış olsa da Türkiye ve dünya gerçekleri böyle. "Hak, hukuk ve adalet" olarak özetlenen kavramların içinde şeffaflık, demokrasi, liyakat velhasıl bütün iyilikler vardır. Seçimlerden bağımsız olarak bu meseleler