Ranta ve modaya göre mi

Şanlıurfa ve çevresinde yaşanan sel felaketi de gösterdi ki, 'denizleri geçme' iddiasıyla yola çıkıp bir bakıma 'dere'de boğuluyoruz. Aynı zamanda problemleri önceden tespit edebildiğimiz halde sıra çare ve çözüme geldiğinde işler karışıyor.Karhamanmaraş merkezli depremden sonra ortaya çıkan bilgilere göre, devletin kurum ve kuruluşları muhtemel bir depremi tahmin etmişler ve ona göre tedbirler de sıralanmış. Fakat bu teklifler kâğıt üstünde kalmış ve hayata geçirilememiş. Aynı şekilde Şanlıurfa'da yaşanan sel felaketi sonrasında, bu felaketin önceden tahmin edildiği ve hatta konu ile ilgili raporlar yazıldığı ortaya çıktı. Peki, rapor hazırlayan sistem ne oluyor da bu raporları hayata geçiremiyor ya da geçirmiyor Bu hal, 'derede boğulmak' olarak yorumlanamaz mı Bir başka önemli konu da, işlerin olması gereken gibi değil "ranta ve modaya göre" yapılmış olması. Nitekim malzeme mühendisi Erhan Mataracı, deprem bölgesinde yaşanan sel felaketinin ardından yaptığı değerlendirmede, "Ülkemizde yapılaşma maalesef uygun planlamalar doğrultusunda yapılmıyor. Ranta göre veya modaya göre ülkenin her tarafında yapılaşmalar oluyor. Dere yataklarına evler yapılması buna bir örnek. Her ilde yapılacak binaların, altyapıların, yolların farklı özelliklerde olması gerekirken ülkemizde maalesef bu kriterlerin hiçbiri dikkate alınmıyor" demiş. Mataracı, şu değerlendirmeyi de yapmış: "Şehir planlaması, ekonomik, mühendislik, mimari, iklim, coğrafik yapı ve daha birçok yapının ve uzmanlarının içinde bulunduğu bir ekip çalışmasıdır. Şehrin gelecekte öngörülen nüfus artışı, bölgenin geçmişten bugüne uzun bir süre içerisinde yaşamış olduğu deprem, sel, yangın gibi doğal afetlerin değerlendirilmesi,