Adaletsiz seçim

Adalet denildiğinden akla sadece mahkemelerin gelmesi elbette ki doğru değildir. Başta mahkemeler olmak üzere her yerde ve her konuda adalete, adil olmaya ihtiyaç vardır.Seçim sistemi ve seçim süreci, büyük adaletsizliklere sahne oldu. Kimileri bunu 'normal' kabul etse de, esasında herkesin itiraz etmesi gereken bir adaletsizlik var. Nasıl ki iktidar her ülkede, muhalefet ise demokrasilerde olur; benzer şekilde seçim her ülkede, ama 'adil seçim' ancak hür ve demokrat ülkelerde olabilir diyebiliriz. Tabii ki ülkemizin siyasi dengesi çoktan beri bozulmuş olduğu için yaşananlara tepki gösteren de olmuyor. Seçime giren ve milletin karşısına çıkan adaylardan biri, arkasında devlet imkanları varken oy istiyor, diğer aday ya da adaylar bu imkandan mahrum bir şekilde derdini vatandaşa anlatmaya çalışıyor. Böyle bir sistemin adil olduğunu kim söyleyebilir Daha da vahimi, daha da fenası; bu adaletsiz sistemin gündem olamamasıdır. Sanki her şey kanunlara ve nizamlara uygun cereyan ediyormuş gibi bir hal var. Bir adayın konuşması devletin TV'lerinde 30 saat, başka bir adayın konuşması ve mesajları mesela 30 dakika verilince ortada hak, hukuk ve adalet kalır mı Peki, buna itiraz etmesi gereken resmi ve sivil kuruluşlar niçin sessiz kalır. Bu ve benzeri hatalar o kadar sıradanlaştı ki, adaletsizliğe muhatap olan muhalefet sine bu yapılanları neredeyse 'normal' kabul etti. Oysa bu mesele seçimi kazanılması ve kaybedilmesini doğrudan etkileyen sebepler arasındadır. Devletin ve iktidara bitişik özel TV'lerin aynı anda, aynı siyasetçiye ekranını açması; buna karşılık muhalefetteki siyasetçilerin sözlerini millete aktarmaması nasıl normal kabul edilebilir Bu yanlış uygulama günde beş defa gündeme getirilse ve itiraz edilse yeridir. İletişim uzmanı Prof. Dr. Ali Atıf Bir bu duruma tepki gösterip şöyle demiş: "Dün Kılıçdaroğlu youtube kanalı BabalaTV'ye çıktı. 4,5 milyon takipçili kanalda aynı anda kaç kişi izledi bilmem. Belki 10'u. Sonra parça parça