AB'yi unutmak kime yarar

Ülke olarak; enflasyon, pahalılık, gelir dağılımında adaletsizlik ve benzeri belki de yüzlerce derdimiz vardır.Bu dertleri basit dertler olarak göremeyiz. Bununla birlikte esas derdimizin 'hak, hukuk ve adalet' sahasında olduğunu da görmek mecburiyetindeyiz. Eğer Türkiye, adaleti tam olarak tesis edebilirse, ekonomi sahasındaki dertleri çözmek çok daha kolay olur. Hak, hukuk ve adaleti tesis etmenin bir yolu da kararlı bir şekilde Avrupa Birliği yolunda ilerlemektir. Hemen hatırlatalım ki, bu yolda yürümenin de bazı sıkıntıları ve bedelleri olabilir. Fakat 2 ya da 3 zarar söz konusu ise; muhtemelen 10 ya da 15 faydası vardır. Dolayısı ile az bir zarar ihtimali sebebiyle büyük faydalardan, menfaatlerden, iyiliklerden vazgeçmek millet ve memleket menfaatine değildir ve olamaz. "9 Mayıs Avrupa Günü" idi, ancak başka günlere verilen ehemmiyet kadar ülkemizde gündeme gelmedi. Elbette bazı idareciler bu güne mahsus olarak güzel temennilerde bulundu, ama bunlar umumiyetle uygulama imkânı olmayan sözler olarak kaldı. Türkiye'nin AB yolunda daha kararlı olduğu yıllarda bu tarihlerde daha anlamlı açıklamalar yapılırdı. Şimdi ise AB üyeliği unutulmuş gibi duruyor. Peki, AB yolunu unutmak, üye olma hedefini bırakmak acaba kimin ya da kimlerin işine gelir Mesela, sessiz çoğunluk bundan fayda görür mü Yoksa, sadece kendilerini düşünün bir azınlık bu bundan istifade eder İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin (AB) ortak hedeflerine ulaşması ve Avrupa entegrasyonu açısından AB'ye hayat suyu katacağına dikkat çekmiş. Popülizm, korumacılık, radikal milliyetçilik, yabancı düşmanlığı, bilgi düzensizliği, düzensiz göç, gelir adaletsizliği, devletler arası ve devlet içi çatışmalar gibi birçok meselenin AB'nin bütünlüğü ve etkinliği açısından mesele olmaya devam ettiği ifade edilen açıklamada şu tespitler yapılmış: "Birçokları tarafından artık geçmişte kalmış bir hedef gibi gösterilse de Türkiyesiz bir AB'nin barış ve