YANGIN VAARR YANGINNNNNN

Evet, bir zamanlar tulumbacılar vardı. Sokak aralarından geçerken yangın vaaar çekilin yoldan diye bağırırlardı. Çocuklarımızı itfaiyenin ne olduğunu nerede nereye geldiğimizi anlatmak için güzel bir imkan var artık. İBB İtfaiye Müzesi. İtfaiye Müzesi ilk defa 1931 yılında zamanın itfaiye çalışanları tarafından bugün Fatih ilçesinde bulunan İtfaiye Daire başkanlığı binası olarak kullanılan bu tarihi yapının yanında ek bir bina yapılarak açıldı. Müze, koleksiyonlarının bakım onarımı ve binanın tadilatı gibi nedenlerle zaman zaman kapalı kaldı. 1989 yılında açılan müze 1997 yılında müze binasının tadilatı nedeniyle tekrar kapatıldı. Zamanın İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanı Recep Tayyip ERDOĞAN'ın talimatı ile 23.09.1998 günü İtfaiye Haftası münasebetiyle yeniden düzenlenerek ve adının da KONT SZECHENY İTFAİYE MÜZESİ olarak değiştirilerek tekrar hizmete açıldı. ÖMRÜNÜN 48 YILINI İSTANBUL İTFAİYESİNE ADADI Kont Szecheny, ömrünün 48 yılını İstanbul İtfaiyesi'ne adamış bir kişi olarak itfaiye tarihimize adını altın harflerle yazdırmıştır. Kont Odön Szechenyı, 1871 yılında İstanbulda meydana gelen büyük bir yangından sonra, yangın güvenlik önlemlerinin gözden geçirilmesi ve İtfaiye Teşkilatının organizasyonu için Sultan Abdülaziz'in emri ile İstanbula Macaristan'dan davet edilmiştir. İtfaiyenin askeri disiplinle çalışma esaslarını hazırlamış ve dört kara, bir deniz taburu kurmuş, üstün başarılar elde etmiş ve kendisine Paşa unvanı verilmiştir. İSTANBUL'DA İLK İTFAİYE TEŞKİLATINI KİM KURDU Yangın söndürmek amacıyla kullanılan tulumbayı Osmanlı'da ilk defa Fransız asıllı bir mühtedi olan Gerçek Davud'un imal ettiği bilinmektedir. Fransa'dan Hollanda'ya göç etmiş olan ve hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmayan Davud Ağa'nın asıl ismi David olup, İslâm dinine olan ilgisinden dolayı 10 kişiden oluşan ailesi ile birlikte 1128 (1715) tarihinde İstanbul'a gelerek Galata'ya yerleşmiştir. Aynı tarihte donanma ile katıldığı Venedik savaşında top atışlarındaki göz dolduran başarıları vezir İb-rahim Paşa'nın (ö. 1730) dikkatini çekmiş ve onun iltifatına mazhar olmuştur. Bu savaş, gayrimüslim David için yeni bir hayatın başlangıcını teşkil etmiş ve dönüşünde Davud-ı Gerçek ismini alarak ailesi ile birlikte Müslüman olmuştur. İSTANBUL YANGINLARDAN KURTULUYOR Yangınlara tulumbayla müdahale edilmesi XVI ve XVII. yüzyıllarda başta Macaristan ve Fransa olmak üzere Avrupa'da giderek yaygınlaştı. Osmanlılar 'da aynı dönemde evlerde çatıya kadar uzanan merdivenlerle su dolu fıçılar bulundurulması ve bunun yasakçılar tarafından kontrolü gibi birtakım önlemler alınmakta, İstanbul'da meydana gelen yangınlar yeniçeri kolluklarındaki neferler, sakalar, baltacılar ve halk tarafından söndürülmekteydi. Osmanlı Devleti'nde yangın söndürme teşkilâtının kurulması ve tulumbanın kullanılması, XVIII. yüzyıl başında donanmayla katıldığı Venedik seferinden (1715) dönüşte ihtida eden ve Fransız asıllı bir mühendis olan Gerçek Dâvud (David) tarafından 1132'de (1720) gerçekleştirildi. Temmuz 1718'deki Tüfenghâne ve ardından Tophane yangınlarında tulumba ile yangına müdahale eden ve hizmeti büyük takdir toplayan Gerçek Dâvud Ağa'yı Sadrazam Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa 1720'de Tulumbacı Ocağı'nı (Dergâh-ı Âlî Yeniçerileri Tulumbacı Ocağı) teşkil etmekle görevlendirdi. ÖLÜMÜNE KADAR YANGIN SÖNDÜRMEYE DEVAM ETTİ Dâvud Ağa ölümüne kadar (1733) tulumbacıbaşılık vazifesini yürüttü. Şehzadebaşı semtinde Acemi Oğlanları Kışlası'na yerleştirilen Tulumbacı Ocağı başlangıçta sadece altı zabit ve elli neferden müteşekkildi. Bu sebeple tamirat ve teknik işler cebehâne, tophâne ve tüfenghâne tarafından yapılıyordu. Daha sonra kışlalarda tulumbalar için kuyular açıldığı gibi hortum ve makinelerin tamiri için birtakım alet ve edevat alınarak bir "kârhâne" (imalâthanetamirhane) oluşturuldu. Önceleri ocak mevcudunun yetersizliği sebebiyle yangına müdahale ve su tedarikinde sakalardan, yeniçeri ve cebecilerden yararlanıldı. Ardından "mütefennin amele" adıyla nitelikli işçilerustalar istihdam edildi. YENİ TAKTİKLERLE YANGINI SÖNDÜRME Binaları yıkarak yangının