Beyoğlu'nda pasajlar ve hikayeleri

Beyoğlu- İstiklal Caddesi ya da eski adıyla Cadde-i Kebir girdiğiniz zaman kendinizi Avrupa'da hissettirecek birçok han ya da yeni adıyla Pasajlarla karşılaşırız. Hepsinin de ayrı bir hikayesi vardır. Nedir pasaj, niye pasaj diyoruz. İş hanı demiyoruz da pasaj diyoruz. İşte kısa bir hikayesi pasajların: BEDESTEN-ARASTA-PASAJ İŞHANI Pasajların tarihi İlk Çağ ve Orta Çağ dönemlerine kadar dayanmaktadır. Bedesten ve Arasta olarak adlandırılan ticaret merkezlerinin bir devamı olan ve günümüze kadar ulaşan pasajlar, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan İstanbul'da da sık aralıklarda bulunmaktadır. İstanbul'da Kapalıçarşı'lar var. Mısır Çarşısı, İstanbul Kapalıçarşı. Bir de Arasta var. Arasta da üstü açık Pazar yeri demek. Osmanlıda, kumaş, mücevher ve çeşitli kıymetli eşyaların alım satımının yapıldığı, eşit büyüklükte kubbelerle örtülü, bir çeşit kapalı çarşı olup bu yapıların ilk örneklerine 13. yüzyıl başlarında Anadolu'da rastlanmıştır. Anadolu'da bilinen ve bugün hala kullanımda olan en eski Bedesten Kahramanmaraş'tadır. Pasaj kültürü ise bize sonradan gelmiştir. Bir kapısından girilip başka kapısından çıkılan iş yeri topluluğu olarak bilinir. Ama bugün adı pasaj olmakla birlikte sadece belli giriş kapısı olan pasajlar da var. OSMANLI İSTANBUL'UNDA PASAJLAR istiklal Caddesi pasajları arasında Sultan II. Abdülhamit'in mabeyincisi Sarıca Ragıp Paşa'nın hayallerinin izleri de duruyor. Paşa, gayrimenkule yatırım yapmak arzusuyla Levantenlerin ağırlıkta olduğu Beyoğlu'nda Osmanlı İmparatorluğu'nun hüküm sürdüğü kıtalara ithafen Anadolu Pasajı, Rumeli Pasajı ve Afrika Pasajı isimli yapıları inşa ettirir. Restorasyon gören Afrika Pasajı dışında Anadolu ve Rumeli Pasajları hâlâ kullanılıyor. 830 metrekarelik bir alana yayılan İtalyan tarzı beş katlı kâgir yapı olarak tasarlanan Anadolu Pasajı'nın zemininde 17 dükkân, üst katlarında ise 20 daire yer alıyor. ANZAVUR PASAJI 800'lerin sonunda buradaki iki ünlü kafenin, Andrea'nın Cafe Commerce'inin ve Pandeli Kastranakis'in Cafe de Pera'sının yıkılmasıyla Aznavur Pasajı yavaş yavaş yapılanmaya başladı. Başta yarım pasaj şeklinde inşa edilen Aznavur, 1924'te Tepebaşı yönünde Aznavur'un oturduğu evin altından bir geçitle birleştirilince bugünkü halini aldı. Hatta dönemin İtalyan mimarisinden izler taşıyan pasajda, 1940'lara kadar Alexander Vasiliyadis'in kimyahanesi ve laboratuvarı vardı. ÖNCE OTEL SONRA PASAJ OLDU TOKATLIYAN 1805'te Hacı Krikor Amira Kevorkyan'ın aldığı arsada Üç Horan Ermeni Kilisesi ile Ermeni vatandaşlar için konut ve dükkanlar inşa edildi. 1870'deki yangında bu bölümler yanınca, bir dönem burada tiyatro ve kafe-restoranlar hizmet verdi. Ama bunlar da yanınca Tokatlı Mıgırdiç Tokatlıyan Efendi önce yeni restoran ve kafeler kurdu. Sonra Kilise Vakfı'na borçlarını ödemekte zorlanınca burayı otele çevirdi. Fransız mimar Alexandre Vallaury tarafından inşa edilen Hotel Tokatlıyan 1909'da açıldı. İki dünya savaşı atlattı, işletmeci değiştirdi. Yönetimi Üç Horan Ermeni Kilisesi'ndeki otel, 1960'da pasaja ve iş hanına dönüştürüldü. Şimdilerde içinde, gözlük ve giyim mağazaları gibi pek çok dükkan bulunuyor. MARKİZ PASAJI Passage Oriental Markiz Pasajı: Passage Oriental, 1840 yılında İstanbul Boğazı'nın Rumeli yakasında inşa edilmiştir. Bu yapının hem Beyoğlu Tünel'e hem de İstiklal Caddesi'ne cephesi bulunuyor, namını dekorasyon ve hizmet anlayışından alıyordu. Döneminin en iyisiydi ve içinde bulunan Markiz Pastanesi pasajın ün kazanmasında da etkiliydi. Günümüzde Passage Oriental'in bir kısmı kullanım dışındadır ve bir kısmı da Markiz Pasajı olarak hayatına devam etmektedir. PASAJ İKEN İSTANBUL'UN İLK GÖKDÖLENİNE DÖNÜŞTÜ Bon Marche Mağazası: Günümüzde yerinde Odakule bulunmaktadır. Bon Marche Mağazası 1850 yılında bir mağaza olarak inşa edilse de pasaj özelliği taşımaktadır. YIKILDI AMA ASLINI KORUDU ATLAS PASAJI VE SİNEMASI Atlas Pasajı:1870 yılında Ermeni iş adamı Agop Köçeyan tarafından kurulan Atlas Pasajı günümüzde de en işlek pasajlardan biridir. Aynı yıl çıkan yangında birçok ahşap bina yok olmuş, pasaj da zarar görmüştür. Sultan Abdülaziz zamanında Köçeyan için bu bina restore edilmiştir ve sonraki yıllarda pasaj eklentisi yapılmıştır. 1932 yılında yapı komple onarılarak sanat merkezi haline getirilmiş ve 1948 yılı itibariyle sinema olarak kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde sinema ve tekstil mağazaları birlikte yer almaktadır. EDEBİYATI SEVERLERİ BULUŞTURAN PASAJ Hazzo Pulo Pasajı: 1871 yılında inşa edilen Hazzopulo Pasajı, İstiklal Caddesi ve Beyoğlu kültürünün halen yaşatıldığı bir pasajdır. Kurulduğu yıldan sonraki 25 yılda 2 kez ad değiştiren bu pasajı kimin yaptırdığı ise tam olarak bilinmemektedir. İlk adı Hacapulo'dur ve bu ada sahip 3 farklı zengin iş adamı bankerin yaptırdığı iddia edilmektedir. Kayıtlarda da farklı isimler yer almaktadır. Hacopulo-Hazzopulo Pasajı aynı zamanda üstü açık pasaj yapılarının en güzel örneklerinden biridir. Pasajın bir diğer önemi ise edebiyattan gelmektedir. Osmanlı son dönem tarihinde önemli bir yere sahip olan edebiyatçılar gerek yaşamlarında gerek eserlerinde Hazzopulo Pasajı'na yer açmıştır. Ahmet Mithat Efendi ve Namık Kemal bu pasajda bulunan matbaayı kullanıyor, Ahmet Haşim pasajı uğrak bir yer olarak kullanıyor, Recaizade Mahmut Ekrem eserlerinde bu pasajdaki esnaftan bahsediyordu. Aynı zamanda pasaj Türkiye'nin müzik kültürü için de önemli bir yere sahipti. İstanbul'un ilk oda orkestrası Hazzapulo Pasajı'nda dinleyici ile buluşmuştu. Hazzapulo Pasajı, 12 Eylül sonrası askeri yönetim tarafından zararlı bulunarak bir dönem "Danışman Geçidi" olarak anılmış ve han geçidine dönüştürülmüştür. HEYKELLERİ İLE ÜNLÜ AYNALI PASAJI Aynalı Pasaj: 1874 yılında inşa edilmiştir. Sokağa bakan heykelleri ile en dikkat çekici pasaj olan Aynalı Pasaj (diğer adıyla Avrupa Pasajı) Çiçekler Sarayı Oteli, 1870 yılında yandıktan sonra onların yerine kurulmuştur. Pasaj günümüzde turistik ziyaretleri ve hediyelik alışverişleri ile ünlüdür. TÜRK FİLMLERİNİN ÇEKİLDİĞİ ÇİÇEK PASAJI Çiçek Pasajı: İstanbul mimari tarihine bırakılmış eşsiz bir mimari eser olan Çiçek Pasajı varlığını biraz da Büyük Beyoğlu Yangını'na borçludur. Büyük yangında Naum Tiyatrosu yandıktan sonra 1876 yılında yerine Galata bankeri Hristaki Zografos tarafından yaptırılır. Banker bu yapı için dönemin ünlü İtalyan mimarı ile anlaşır ve İstanbul'un tarih boyunca sevilecek bina projesini çizdirir. 130 yıl boyunca 24 ayrı dükkanda çok uluslu bir yapıyla hizmet veren Çiçek Pasajı, Anadolu ve İstanbul'un çeşitli kültürlülerini bir araya getirmekte de başarılı olmuştur. Pasajın adı yapıldığı yıllarda Hristaki Pasajı olsa da 1908 yılında Sadrazam Sait Paşa'ya geçmiş sonrasında içindeki çiçekçilerle nam saldığı için Çiçek Pasajı olarak anılmaya başlanmıştır. Daha sonra yıkım geçirmiş olsa da 1988 yılında aslına sadık kalınan bir mimari anlayışla restore edilmiştir. İÇİNDE SİRK VE TİYATRO OLAN HALEP PASAJI Halep Pasajı: